Türküler, doğumdan ölüme uzanan hayat yolculuğumuzda bize eşlik eden, sevinçlerimizi, acılarımızı, umutlarımızı ve kederlerimizi dillendiren en güçlü kültürel miraslarımızdan biridir.
Annelerimizin ninnileriyle kulağımıza giren bu ezgiler, zamanla gurbetle, aşkla, mücadeleyle, hasretle birleşerek hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline gelir.
Türküler, yalnızca bir müzik formu değil; aynı zamanda bizi biz yapan, bizi geçmişimizle ve birbirimizle buluşturan bir kültürel hafızadır.
Türkü Nedir?
Türkü, halkın yaşadığı olaylardan süzülen duyguların, sözlerle ve ezgilerle harmanlanıp halka sunulmasıdır. Atalardan miras kalan bu kültür, evlatlara ve torunlara bırakılacak en değerli hazinedir. Türküler, insanları birleştirir, kaynaştırır; kötülüğü yok eder, kırgınlıkları giderir. Bir başka deyişle, türküler insanca yaşamanın anahtarıdır.
Uzun Havalar ve Kırık Havalar
Türkülerimiz genel olarak iki ana biçimde karşımıza çıkar: Kırık Havalar (ölçülü, kalıp belli) ve Uzun Havalar (ölçüsüz, serbest). Oğuz Türklerinin Anadolu’ya yerleşmesiyle birlikte suyun, ırmağın, yaylanın ezgileri dile gelmiş; türküler doğanın, iklimin ve yöresel kültürlerin etkisiyle çeşitlenmiştir.
Halktan Halk’a Ulaşan Ezgiler
Yüzyıllardır ozanlar, aşıklar ve halk şairleri türkülerimizi sözden söze, gönülden gönüle aktarmıştır. Dede Korkut’tan günümüze kadar süren bu gelenek, Pir Sultan Abdal, Kul Himmet, Fuzuli, Seyit Nesimi, Virani, Şah Hatayi gibi büyük ozanlarla güçlenmiştir. Türkünün sözleri manidir, yaratıcıları ise bizzat halkın kendisidir.
Çevirme Geleneği
Türkülerimizin bir başka zenginliği de “deme” ya da “çevirme” geleneğidir. Kadın ve erkeğin karşılıklı söylemesiyle oluşan bu tür, toplumsal katılımın ve müziğin paylaşımcı yönünün göstergesidir. Halaylarda, barlarda, düğünlerde hâlâ yaşatılan bu kültür; Ardahan’dan Sivas’a, Trabzon’dan Malatya’ya kadar geniş bir coğrafyada farklı biçimlerde karşımıza çıkar.
Türküler: Geçmişten Geleceğe
Bugün davul, zurna, bağlama, kaval ya da def eşliğinde söylenen türkülerimiz, aslında geçmişten geleceğe taşınan birer kültürel köprüdür. Onlar, yalnızca duygularımızı değil, aynı zamanda tarihimizin, mücadelemizin, sevinçlerimizin ve acılarımızın kayıtlarıdır.
Türküler, halkın diliyle dile gelir, halkın yüreğiyle yankılanır. Ve bize şunu hatırlatır: Bir milletin türküsü susarsa, sesi de susar.