İslam’ın temel inanç esaslarından biri de peygamberlere imandır. İlk insan ve ilk Peygamber Hz. Âdem’den son Peygamber Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s)’e kadar bütün peygamberlere iman etmek, inancımızın temelidir.

Peygamberler, Allah’ın kutlu ve elçileridir. Onlar, Yüce Rabbimizin emir ve yasaklarını insanlara bildirmek için gönderilmişlerdir. İnsanlar, hak ile batılı, doğru ile yanlışı, iyi ile kötüyü birbirinden ayırt etmeyi onlardan öğrenmiştir.

Bütün peygamberler gibi Hz. Îsâ da İslam’ı tebliğ eden bir peygamberdi. O da, Allah’tan başka ilah olmadığını, kulluk ve itaatin yalnızca tek olan Allah’a yapılması gerektiğini insanlığa haber vermiştir. Bizler, Yüce Rabbimizin gönderdiği bütün peygamberlere iman ettiğimiz gibi, Hz. Îsâ’nın da Allah’ın kulu ve elçisi olduğuna iman ederiz. Bütün peygamberleri sevdiğimiz gibi onu da severiz.

Bununla birlikte Hz. Îsâ’ya dayandırılarak tarihi süreç içinde ortaya çıkan; onun tebliğ etmediği ve Cenâb-ı Hakk’ın razı olmadığı hiçbir batıl inancı, tutum, davranış ve sembolü kabul edilemez, hayatımızın bir parçası haline getirilemez.

Milletleri güçlü kılan, onları emin adımlarla geleceğe taşıyan temel unsur; milli ve manevi değerlerine bağlı kalmalarıdır. Kendi değerlerinin yerine başkalarının değerlerini, kendi sembollerinin yerine başkalarının sembollerini benimseyen milletler ayakta duramazlar. Kendi medeniyetini unutup yabancı kültürlerin etkisi altına giren toplumlar; tarihlerini, dillerini, dinlerini ve kimliklerini kaybederler.

Nitekim Peygamber Efendimizin kim kimlere benzerse o da onlardandır.” uyarısı hepimiz için oldukça önemlidir.

Bu sebepledir ki, dinimiz ve geleneğimizle hiçbir bağı olmayan, İslam dışı geleneklerden kalan figürlere özenmek, onlar gibi giyinmek, onlar gibi hediyeler dağıtmak, inancımıza aykırıdır, yanlıştır.

İnsanları hak ve hakikate davet eden bir peygamberin doğumu, onun getirdiği değerlere aykırı olarak kutlanamaz. Dolayısıyla helal haram ölçülerine riayet edilmeyen ve mahremiyet sınırlarını aşan her türlü eğlence ve davranış, inancımıza aykırıdır, günahtır.

Ayrıca hangi sebeple olursa olsun, masumları katledenlere destek verenlerin sattıkları ürünlerle hediyeleşmek, başta Gazze şehitlerimiz olmak üzere bütün şehitlerimizin kemiklerini sızlatacak kadar ağır bir vebal ve insani bir sorumluluktur. Şu hususu asla unutmayalım ki: kötülüklerin anası olan alkolü, ocakları söndüren kumarı, aile ve toplumu temelinden sarsan zinayı, aklı ve iradeyi devre dışı bırakan uyuşturucu maddeleri, mutsuzluktan başka getirisi olmayan piyango ve diğer şans oyunları haramdir, bu tür hiçbir eğlence ve kutlamalar helal ve meşru hale getirilemez.

İnsanların Türk ve İslam değerleri ve inançlarıyla uyuşmayan söz konusu yanlışlara düşmelerinin sebebi; dünyevileşmeleridir, ilahi ölçülerden uzaklaşmalarıdır.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) bu hususta bizleri şöyle uyarmaktadır: “İçinizden öyleleri olacak ki, önceki kavimlerin âdetlerini karış karış, arşın arşın takip edecekler. Hatta onlar bir kertenkele deliğine girseler bile
peşlerinden oraya girecekler.”

Öyleyse, bizi biz yapan ve bizi ayakta tutan değerlerimize sımsıkı sarılalım. Dinimizde asla yeri olmayan batıl inançlardan, yanlış tutum ve davranışlardan kendimizi, ailemizi, gençlerimizi ve çocuklarımızı
koruyalım. Unutmayalım ki, Allah ve Resûlü’ne her haliyle tabi olanlar; dünyada huzura, ahirette ebedi kurtuluşa ulaşacaklardır.

Bir ayeti kerimede buyuruluyor ki: “Sen onların dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hıristiyanlar da senden asla razı olmayacaklardır. De ki: ‘Asıl doğru yol ancak Allah’ın yoludur.’…”(Kaynak Diyanet Hutbeleri) Gününüz hayır Cumanız da mübarek olsun !