Peygamberimizin bütün insanlığı temsilen Cenab-ı Hakkın yüksek huzuruna kabulü anlamına gelen Miraç hadisesi Recep Ayının 27. gecesinde vuku bulmuştır. Bu 'Büyük Buluşma' bizlere insanın ilahi rızaya ve desteğe ulaştığı akıl ve idraki zorlayan nice üst derecelere ulaşa bileşeceğini gösteren kutlu bir hadisedir. 
     İman âleminde yükselip ilahi rahmet ve huzura erişmenin gönül ve ruh temizliği ile ahlaki erdemlere yükselişin ve her şeyin sahibi olan Yüce Allah'a bağlılık ve boyun eğmenin gereğini hatırlatır.
     Bu gecede farz kılınan ve bizzat Peygamberimizin tarafından Mü'minlein miracı olarak nitelendiren namaz, iç dünyamızdaki yükselişi ve arınmayı ifade eder.
     Miraç : Arapça 'da merdiven, yukarı çıkmak, yükselmek anlamlarını dile getirir. İslam'da Hz. Peygamber (s.a.s)' in göğe yükselerek Allah'ın huzuruna kabul edilmesi olayıdır. Mirac olayı hicretten bir yıl ya da on yedi ay önce Recep ayının yirmi yedinci gecesi gerçekleşmiştir...
     Olayın iki aşaması vardır. Birinci aşama da Hz. Peygamber (s.a.s) Mescidül-Haram'dan Beytü'l-Makdis'e (Kudüs) götürülmesi. Kur'an'ın andığı bu aşama, gece yürüyüşü anlamında İsra adını alır. İkinci aşamayı ise Hz. Peygamber (s.a.s)'in Beytü'l-Makdis'ten Allah'a yükseliş olayıdır. Mirac olarak anılan bu yükselme olayı Kur'an'da yer almamış, ama  bir çok  hadiste ayrıntılı biçimde anlatılmıştır.
     Miraç Kandili , Hadislerde verilen bilgiye göre Hz. Peygamber (s.a.s), Kâbe'de Hatim'de ya da amcasının kızı Ümmühan binti Ebi Talib'in evinde yatarken Cebrail gelip göğsünü yarmış, kalbini Zemzem ile yıkadıktan sonra içine iman ve hikmet doldurmuş; Burak adlı bineğe bindirilerek Beytü'l-Makdis'e götürmüştür. Burada Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. İsa ve diğer peygamberler tarafından karşılanmış, Hz. Peygamber (s.a.s) imam olarak diğer peygamberlere namaz kıldırmıştır.
     Hz. Peygamber (s.a.s), Beytü'l-Makdis'te kurulan bir Mirac'la ve yanında Cebrail olduğu halde göğe yükselmeye başlamış,. ğöğün birinci katında Hz. Adem, ikinci katında Hz. İsa ve Yahya, üçüncü katında Hz. Yusuf, dördüncü katında Hz. İdris, beşinci katında Hz. Harun, altıncı katında Hz. Musa ve yedinci katında Hz. İbrahim ile görüştürülmüştür...
     Cebrail ile birlikte yükseliş Sidretü'l-Münteha'ya kadar sürmüş, Cebrail, "Buradan bir parmak ucu ileri geçecek olursam yanarım" diyerek Sidretü'l Münteha'da kalmış, Hz. Peygamber (s.a.s) buradan itibaren Refref adlı başka bir binekle yükselişine devam etmiş, bu yükseliş sırasında Cennet ve nimetlerini, Cehennem ehli kendisine gösterilmiş;  sonunda Allah'ın huzuruna kabul edilmiştir.
     Kendisine ümmetinden Allah'a şirk koşmayanların Cennet'e gireceği müjdelenmiş, Bakara suresinin son ayetleri verilmiş ve beş vakit namaz farz  kılınmıştır.. Yeniden Refref ile Sidretü'l-Münteha'ya, oradan Burak'la Kudüs'e, oradan da Mekke'ye döndürülmüştür...
     Mirac Gecesinin ertesi günü , Hz. Peygamber (s.a.s) ertesi günü Mirac olayını  ashabına anlatmış; Olayı duyan müşrikler yoğun bir kampanya başlatarak Hz. Peygamber (s.a.s)'i suçlamaya, alaya almaya başlarlardı. 
     Olayın gerçek olup olmadığını araştırmak isteyenler Beytü'l-Makdis'e ve Mekke'ye gelmekte olan bir kervana ilişkin sorular sorarak Hz. Peygamber (s.a.s)'i sınamak istediler. Hz. Peygamber (s.a.s)'in verdiği bilgilerin doğruluğu Müslümanları şüpheden kurtardı ama, müşriklerin inatlarını kırmaya yetmedi.
     Hz. Ebu Bekr, Hz. Peygamber (s.a.s)'ce "Sıddîk" lakabıyla onurlandırıldı. Hz. Ebu Bekir olayı kendisine anlatarak hala inanmaya devam edip etmeyeceğini soran müşriklere "O söylüyorsa şüphesiz doğrudur" cevabını verdi.
Mirac olayının gerçekleştiği gece Müslümanlarca Kadir Gecesinden sonra en kutsal gece sayılmış ve bu gecenin ibadetle ihyası kutsallaştırılmıştır.   
     Osmanlılar döneminde, camiler kandillerle donatıldığı için Mirac Kandili olarak anılan geceyi izleyen gün, cami ve tekkelerde Mirac olayını anlatan ve Miraciye adı verilen şiirlerin okunması, dinleyenlere süt ikram edilmesi de bir gelenektir.

Bu kutsal aylar için de Hz. Peygamber Efendimize  Can ü gönülden salavat getirelim. Bu mübarek geceleri ve üç ayları  kusur ve günahlarımıza tövbe ve istiğfarda bulunarak değerlendirelim, bolca dua edelim. Kaza namazları kılalım , Kur’an okuyalım, fakirleri yoksulları, kimsesizleri  sevindirelim...