Kimilerine göre ihtiyaç vesilesiyle kaynak kitapların alınıp satıldığı, kimilerine göre tozlu raflarının arasında iyi vakit geçirildiği, kimilerine göre ise mabet statüsünde olan yerlerdir sahaflar.

Kitap seven, araştırma yapan kim olursa olsun, bir sahaf dükkanına girdiğinde, orada saatlerce kalabilir, o eski kitaplar, fotoğraflar, belgeler ve vesikalarla bezenmiş atmosfer ortasında; her kitap, fotoğraf, vesika, mektup birer merak konusudur. Her birinde bir ya da daha fazla yaşama tanıklık etmiş hikayeler vardır, bu hikayeleri, hikayelerin dünyalarını anlamak, hissetmek isteyenlerin uğrak yeridir sahaf dükkanları. Bu hayalci ve bilgili insanların aradıkları şeyleri bulduğu andaki yüz ifadeleri, küçük bir çocuğun aradığı şeyi bulduğu andaki gülümsemesi gibi masum bir hal alır bu gülümsemeye tanıklık etmek ise bir sahafçının tutkusunun doruk noktalarından birisidir.

Osmanlı zamanında 'esnaf-ı sahafan' olarak adlandırılan bu meslek gurubunun şimdiki kısaltılmış ismi olan sahafçılık, eskiye özlem duyanların, okunmuş kitap sevenlerin mesleğidir. Bir bilim dalı olmamasına rağmen her türlü bilime yardımcı olma özelliğine sahiptir sahaflık, "geçmişten geleceğe bir kültür köprüsüdür.

Tozlu raflarda, onlarca, hatta yüzlerce yıl öncesine uzanıp, geçmişi aramak, bir kitabı bizden önce eline alıp okuyan onlarca kişinin olduğunu hayal etmek, hoşunuza giden bir cümlenin altının daha önceki bir okuyucu tarafından çizilmiş olduğunu görmek, insanın içini huzur ve hüzünle doldurur. ellerinizin arasında tuttuğunuz her kitapta sizi farklı bir zamanın dünyasına doğru yolculuğa çıkartır sahaflar. Sahaflığı, ruhuna uygun şekilde yapan insanlar olduğu sürece, işini tutkuyla yapan, kitaplara saygısı olanlar var oldukça sahafçılık, bir ömür boyu sürecektir.

Yozgat’ta Sahaf kültürünün ilk ve halen tek temsilcisi Sahaf Kitabevi kendi tabirimle ‘selüloz cennetim’ bu kentte benim için bir mabet niteliğindedir. Günlük hayatın koşuşturması, beşeri sıkıntılar ve kasvetli günlerin ardından sığındığım bir limandır orası. Kapıyı açar, dükkandan içeri girersiniz, Hüseyin abi güler yüzüyle köşeden bir selam bırakır size, arka taraftaki masalardan birine oturursunuz, çayınız gelir ve işte o andan itibaren Hüseyin Abi’nin güzel müzikleri eşliğinde mabet olarak nitelendirenler için din dışı modern edebi keşişliğin ruhani dünyası aralanır. Bu duygu durumu sizin kitaplardan ve kitap kokusunun sizde bıraktığı etkiyle aynı orandadır.

Sahaf Kitabevi’nde sadece kitap alınıp, satılmaz. Bir bakarsınız içeride ney dinletisi olur, ud çalınır, söyleşiler, imza günleri tertip edilir. Yozgat’ta ki kültür ve sanat açığınıda bu ölçüde kapatır sahaf. En son geçtiğimiz Pazar günü Belediye Başkanı sayın kazım bey’in ‘Yol Bitmeden’ isimli kendi kitabının söyleşisi ve imza günü vardı. Hınca hınç dolu bir okur kitlesiyle kaliteli bir edebiyat sohbeti gerçekleştirdi başkan bey. Bu sohbet neticesinde yeni kitabının da sinyallerini verdi ayrıca.

Belediye başkanı’nın aynı zamanda yazar olduğu, ve kitabını şehrin tek sahaf dükkanında halkla iç içe tartışması ve böyle bir ortamda imzalaması…

Bunlar kulağa çok çok hoş gelen nüanslar.