Önemli bir hastalığımız var.

“Kendi dışımızdaki, ya da rakibi olduğumuz siyasi-fikri oluşumların mensuplarını aşağı görme ve aşağılama” hastalığı.

Fanatik parti yanlılarında çok sık görülen bir durum.

Kendi liderinden, kendi bağlı olduğu fikir ve partiden başka gözleri hiçbir şeyi görmeyen bir yaklaşım.

Bu ne biçin particilik, bu ne biçim taraftarlık, bu ne biçim insanlık, bu ne biçim vatanseverlik, bu ne biçim aydınlık-okumuşluk.

Anlaşılıyor ki;

Mensubu oldukları Milleti de “geri, sürü, aşağı, karnını kaşıyan adam” olarak görme alışkanlığı elde etmiş olanlar, bu tavırlarını siyasi rakipleri ve karşı fikirde-kendi fikrinde olmayanlar için de uyguluyorlar.

Anladık, tamam, vatanı milleti seviyorsunuz. (Ondan da pek emin değiliz) ama ne oluyor da bu, sevdiğinizi, yani milletinizi kucaklayınca adeta kemiklerini kırıyor, onu yerden yere vuruyorsunuz.

Fakat bu gibiler aynı yaklaşımı, karşı mahallede olanlara, “karnını kaşıyan adam” diyerek milleti aşağı ve hor görenlere. Bulunduğu iktidarları döneminde ülkeyi kan gölü haline getiren ve zamanında Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluğunu yapan kendi bakanları Yüce Divana verildiği ve mahkûm olduğu halde bu insanlar için aynı yaklaşımı göstermiyorlar. Yazdıkları kitaba yine karşı mahalleden birine önsöz yazdırarak itibar elde edeceğini veya daha çok satış elde edeceğini sananlar da nedendir bilinmez, karşı mahalleye karşı bir eziklik içinde oluyorlar.

Sevmeniz, saymanız, el uzatmanız, yardımcı olmanız, eksiğini tamamlamanız, tamir etmeniz, ihtiyaçlarını gidermeniz gereken kendi milletinizin mensuplarını ister köylü olsun, ister kentli olsun, ister din adamı ister politikacı olsun hadsiz hesapsız eleştirmeniz de ne demek oluyor. Size bu yetkiyi kim veriyor.

İnsanlar hata yapmaz mı, siz iç hata yapmadınız mı? Bir kere yanlış yaptı, bir kere hataya düştü diye bu insanları yerden yere vuruyorsunuz. Bu yetkiyi nereden alıyorsunuz.

Siz bu insanları bilgili kültürlü yapmak için çaba sarf ettiniz de onlar sizin bu çabanızı geri mi çevirdiler. Siz onlara okullar açtınız, dini bilgiler yanı sıra doğru dürüst eğitimler verdiniz de bu insanlar kabul mü etmediler?

Onlara mesleği ile ilgili ve gerekli eğitimleri verdiniz mi de onlardan mükemmel bir meslek erbabı olmalarını istiyorsunuz?

Siz kimsiniz de halkınızın her hareketine bir kulp takıyor, onu cahillikle, gerilikle, bilgisiz, görgüsüzlükle suçluyorsunuz.

Nedir bu tavrınızın adı?

Bu düşünceler size mi ait?

Öyle anlaşılıyor ki tek parti döneminin “halkı gütme” düşüncesi size de sirayet etmiş.

Tek parti döneminde “Öküzün ardından giden Türk” diye horlayanlarla sizin ne farkınız var?

Milliyetçilikler, millete dayanan bir hareketlerdir.

Hareketinizin dayanağı olan temelleri yani insanlarımızı hor görme, aşağı görme nasıl bir anlayıştır. Bunu anlamak mümkün değil.

Sizden başka vatansever-milliyetçi yok mu?

En milliyetçi, en vatansever, halkını en çok düşünen sadece siz misiniz?

Sizden başka da bu milleti sevenlerin olabileceğini neden kabul edemiyorsunuz.

Bu bencillik değil de nedir.

“Ben duygunuz” çok mu cilalandı?

Bu yanlış duygu ve yaklaşım, sizi o çok sevdiğiniz (!) milletinizden uzaklaştırmıyor mu? Elbet uzaklaştırıyor ve sizin beğenip göklere çıkarttığınız siyasi oluşumları desteklemiyor, Size değer vermiyor. Halkı veya rakibi aşağılayıp suçlayacağınıza biraz kendinize bakınız ve “ben doğru yerde duruyor muyum” diye kendinize sorun bakalım.