Sosyal medyada ve siyasi arenada insanlar, uydurdukları yalan haberleri essahmış gibi yayıyor ve insanlara iftira etmekten de çekinmiyorlar. İster alenen, ister dolaylı, isterse sosyal medyada olsun, bu tür haberleri yayan ve dedikodu çıkaran, insanlara iftira edenler büyük günah işlemiş olurlar.
İftiracılar, muhatabını bulup onunla helalleşmedikçe cennete giremezler. Çünkü kul hakkına girmiş olurlar ve kardeşine iftiradan dolayı da müfteri durumuna düşerler.
Gıybet, bir kimsenin arkasından hoşuna gitmeyecek şeyleri söylemek olup, başka bir deyimle kendimize söylendiği zaman hoşlanmayacağımız bir şeyi, din kardeşimiz hakkında onun arkasından konuşmak demektir. Halk arasında dedikodu ile gıybet aynı anlamda kullanılır.
İftira ise söz konusu olan insanda bulunmayan bir huy, davranış veya hareketi yaymak, herkese ulaştırıp o kişiyi zan altında bırakmaktır. İftira haramdır ve büyük günahlardandır. Ayrıca, hem iftira hem de gıybetten dolayı, bu davranışlarda bulunan kişi helalleşmedikçe cennete giremez. İftira; insanlıkla bağdaşmayan çirkin bir davranıştır.
İftira, bir kimsenin onur ve saygınlığıyla oynamaktır. İnsanı çevresindekilere karşı küçük düşürdüğü gibi, çoğu zaman insanların haksız yere cezalandırılmasına neden olduğu için adaleti de zedeler. Bu açıdan iftira, dinimize göre zulüm ve haksızlığın en büyüğüdür. İftira eden de müfteri durumundadır.
“Kim kasıtlı veya kasıtsız bir günah kazanır da sonra onu bir suçsuzun üzerine atarsa, muhakkak ki büyük bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmiş olur.” (Nisa Suresi, 112)
Beş günah vardır ki keffâreti yoktur. Bunlar: Allah’a şirk koşmak, haksız yere adam öldürmek, mü’mine bühtan ve iftirada bulunmak, muharebe günü cihattan kaçmak ve yalan yere yemin ile hakkı ifsat etmektir.
Dinimizin özünde kardeşlik vardır: “Müminler ancak kardeştir. İhtilaf ettikleri zaman, iki kardeşinizin arasını düzeltin ve sakının ki, merhamet olunasınız.” İslam toplumunu iman kardeşliği üzerinde yükselen güçlü bir toplum yapmaktadır. Kardeşlikten uzaklaşırsak yıkılır, gücümüzü kaybederiz.
Cenabı Hak buyuruyor ki: “Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah, tövbeyi çok kabul edendir, çok esirgeyicidir.” (Hucurat Suresi, 12)
Evet, kardeş olmak varken, birlikte güçlü olmak varken; yalanla, dolanla, iftirayla devam etmek, makam ve mevki kazanmaya çalışmak insanlığa da sığmaz, kardeşliğe de… Yalan dolan üzerine bina kurulmaz; kurulan bina da kalıcı olmaz, yıkılır.