Meme kanseri, Yozgatlı kadınlar da dâhil olmak üzere tüm Türkiye'de kadınlar arasında en sık görülen kanser türlerinden biri olmaya devam ediyor. Fiziksel belirtilerin ve cerrahi işlemlerin ötesinde, bu hastalık ruhsal olarak da derin izler bırakabiliyor. Memorial Göztepe Hastanesi’nden Klinik Psikolog Arzu Beyribey, meme kanseriyle mücadelede yalnızca bedensel değil, ruhsal iyileşmenin de tedavinin ayrılmaz bir parçası olduğunu vurguluyor.
Meme, kadınlık ve annelik sembolü olarak kabul edildiğinden, bu organdaki kayıplar veya değişiklikler kadınların benlik algısında kırılmalara neden olabiliyor. “Aynaya bakmaya korkuyorum” gibi ifadeler, yaşanan psikolojik travmanın açık göstergesi. Cerrahinin ardından bedensel onarım sağlansa da, kişinin ruhsal olarak toparlanması için psikolojik destek büyük önem taşıyor.
Tedavi Sadece Vücudu Değil, Ruh Halini de Değiştiriyor
Kemoterapi ve radyoterapi gibi tedavilerin getirdiği saç dökülmesi, kilo değişimi ve yorgunluk gibi yan etkiler; sosyal izolasyona, depresyona ve kaygı bozukluklarına yol açabiliyor. Psikolog Beyribey, “Gerçek iyileşme sadece tümörün alınmasıyla değil, kadının yaşam sevincini yeniden kazanmasıyla mümkündür” diyerek, bu sürecin hem hasta hem de yakınları için sabır ve anlayış gerektirdiğini belirtiyor.
Yozgatlılara Ruhsal İyileşme İçin 5 Öneri
- Duygularınızı paylaşın ve profesyonel destek almaktan çekinmeyin.
- Bedeninizdeki değişimi kabullenmek için kendinize zaman tanıyın.
- Grup terapilerine katılın, yalnız olmadığınızı fark edin.
- Cinsel veya çift sorunlarında uzman desteği alın.
- Hastalığın tekrarlama korkusuyla baş etmek için nefes ve farkındalık egzersizlerini deneyin.
Meme kanseriyle mücadele eden kadınların, yalnızca tedavi sürecinde değil, tedavi sonrasında da ruhsal destek alması hem psikolojik dayanıklılığı hem de yaşam kalitesini artırıyor. Bu konuda hem sağlık profesyonellerinin hem de hasta yakınlarının bilinçli yaklaşımı büyük önem taşıyor.