Zorbalık Suskunlukla Büyür, Cesaretle Durur

Bir çocuk, okul çantasını sırtına alıp sabah erkenden evden çıkarken yanında sadece kalemini, defterini değil; bazen de taşıması hiç ona ait olmayan bir yükü götürüyor. Kimi zaman arkadaşının sert bakışlarını, kimi zaman alaycı sözlerini, kimi zaman da fiziksel acının izlerini… Bu yükün adı: akran zorbalığı.

Akran zorbalığı; güçlü olanın, daha güçsüz olanı fiziksel, sözel, duygusal ya da dijital yollarla hedef almasıdır. Çoğu zaman “şaka” diye geçiştirilen bu davranışlar, bir çocuğun ruhunda onarılmaz izler bırakır. Çünkü zorbalık, sadece bedende değil, kalpte ve zihinde de kanatır insanı. Üstelik sürekli tekrarlanır, süreklilik kazandığında artık bir travmaya dönüşür.

Zorbalığı yapan çocukların çoğunda empati eksikliği dikkat çeker. Duygularını sağlıklı ifade etmekte zorlanan, sosyal ilişkilerde dengesiz olan, saldırgan ya da dürtüsel davranışlar sergileyen bu çocuklar, çoğu zaman kendi iç dünyalarında da huzurlu değildir. Zorbalığa uğrayan çocuklar ise genellikle içine kapanık, sessiz, az arkadaşı olan, kendini korumakta zorlanan bireylerdir. Bazen gözlük takmak, bazen farklı görünmek bile hedef olmaya yeter.

Zorbalık, sınıfta, kantinde, koridorda, hatta tuvalette bile yaşanabilir. Fiziksel şiddetle vurulabilir bir çocuk, sözel zorbalıkla aşağılanabilir, duygusal olarak dışlanabilir, ya da siber zorbalıkla herkesin önünde küçük düşürülebilir. Tüm bunlar, çocukların okuldan korkmasına, içine kapanmasına, akademik başarılarının düşmesine, hatta depresyona girmesine neden olabilir.

Peki ne yapmalı?

Çocuklarımıza “Hayır!” demeyi öğretmeliyiz. Korktuklarında saklanmak yerine konuşmaları gerektiğini anlatmalıyız. Güvendikleri bir yetişkinden yardım istemenin utanılacak bir şey olmadığını, aksine bu davranışın cesaret olduğunu göstermeliyiz. Zorbalığa sessiz kalmak, onu büyütür. Ama cesaretle, birlikle, anlayışla durmak; zorbalığı zayıflatır.

Ve ebeveynler…

Çocuğunuzu sadece duymayın, dinleyin. Açık uçlu sorular sorun. Ne hissettiğini anlamaya çalışın. “Senin yanındayım” cümlesinin bir çocuğun dünyasında ne kadar iyileştirici bir güce sahip olduğunu unutmayın. Güçlü bir iletişim bağı, en etkili koruma kalkanıdır. Onların farklılıklarını sevin, duygularını önemseyin, sosyal becerilerini destekleyin.

Akran zorbalığı, sadece bireysel bir sorun değil; toplumsal bir yaradır. O yüzden çözüm de sadece çocuklardan değil; öğretmenlerden, ailelerden ve biz yetişkinlerden geçer. Empati, saygı, anlayış ve dayanışma ile bu sorunun üstesinden gelebiliriz.

Unutmayalım:

Zorbalık suskunlukla büyür… Cesaretle durur.

Ve çocuklarımızın cesareti, bizim rehberliğimizle filizlenir.