Babam...
Benim ilk ve tek aşkımdı.
Ne zaman arkamı yaslayacak bir dağ arasam, gözüm onu arar hâlâ.
Bir ömür boyu sürecek dostumdu o, en sırdaş arkadaşımdı.
Ben gencecik bir kızken gitti...
Daha ellerim küçüktü, kelimelerim yetersizdi “Gitme” demeye.
Oysa o gitti…
Ve ben, içimde yarım kalmış bir sevdayla büyüdüm.

27 yıl geçti üzerinden.
Öylece geçmedi zaman; beni anne yaptı, büyüttü, olgunlaştırdı.
Ama içimdeki o küçük kız hâlâ onu arıyor,
bir gün babasına koşup sarılabileceği umudunu taşıyor.
Annemi ablamı da aldın yanına. Birer birer çoğalıyorsunuz orada.
Annem anlatmıştır ,senin delişment kızın dur durak bilmedi "aynı sen" gibi aklına ne koyduysa yaptı, ona vasiyet ettiklerini bir bir yerine getirdi.
Ben daha 40 gün önce annemle sana selâm salmıştım aldın mı baba
Babam, sen gittiğinden beri hiçbir şefkat dokunuşu seninki kadar içime işlemedi.
Hiçbir tebessüm seninki kadar güven vermedi.
Ve hiçbir omuz seninki kadar sığınılacak olmadı.

Şimdi ben, üç çocuk annesiyim…
Onlara sarılırken, gözlerimin ta içinden sen düşüyorsun aklıma.
Keşke seni tanıyabilselerdi.
Keşke onlara, “Dedeniz sizin gibi gülümsedi, sizin gibi severdi” diyebilsem yüzüne bakarak.

Bazı akşamlar gökyüzüne bakıyorum.
En parlak yıldızı “Babam bu gece göz kırpıyor bana” diye seçiyorum.
Biliyorum, beni duyuyorsun.
Biliyorum, dualarım sana ulaşıyor.
Ve biliyorum, ben seni ne zaman sevdiysem, sen de o anda bana çoktan sarılmıştın.

Sana doyamadım babam…
Ama sevgine doyuruldum.
Benim içimde seninle büyüyen bir çocuk, bir anne, bir kadın var şimdi.
Ve her bir parçam hâlâ seni çok seviyor.

Ruhun şad olsun babam...
Beni hep duyduğuna, hep koruduğuna inanıyorum.
Sonsuz özlemimle…