İhsan amcam… Tanımayan yoktur.
Yozgat’ın mihenk taşı, baba dostu, anne dostu, aile dostu, annemin mesai arkadaşı… Çocukluğumu bilirdi. Annemi ziyarete babaannem ve anneannem gelirmiş. İkisi de kürklerini giyip gelir, gezmeye gitmeden önce anneme uğrar, sonra günlerine gidermiş.
İhsan amcam “Kürklüler geliyor, kürklüler gidiyor” derken herkes anneannem ve babaanneme “Kürklüler” demeye başlamış. Şakacı, efendi, güler yüzlüydü. Yolda babamın koluna girer, babamı güldürürdü. Babam “Git oğlum şuradan” diye takılırdı. Beni yolda görse, halimi hatırımı sormadan geçmezdi.
“Bir emrin var mı?” derdi. “Sen emanetsin bize” derdi.
Son dönemlerde dizleri ağrıyordu.
“Ne oldu İhsan amca?” dedim.
“Ne olacak kızım, İhsan amcan yaşlandı artık. Bir gün dizleri, bir gün başka yeri…” derdi.
“Yok yok, sen yaşlanmazsın, hepimize taş çıkarırsın” derdim. Omzuma dokunarak gülerdi:
“Sağ ol kızım.”
Muhteşem evlatlar yetiştirdi; ahlaklı, edepli, düzgün, merhametli, dünya iyisi… Kendi gibi kaliteli, kendi gibi dürüst… Yılların “Foto Civelek”i. Oğullarına devretti işini.
“Benim bahçem var, oradayım kızım” derdi.
Yavuz abiyi görünce hep sorardım:
“İhsan amcam nasıl?”
Canım arkadaşım, kardeşim Sultan hep baba yerine koydu İhsan amcamı. İhsan amcam da gelinlerini kızı gibi sevdi, hiç ayırmadı.
“Günümüz var Sultan’la, güne gidiyorum İhsan amca” derdim.
“Gelinimle anlaşıyor musunuz?” der, gülerdi.
“Gelinim pek iyidir, pek hanımdır” derdi.
Sultan kimsenin kötülüğünü istemez, lafı sözü olmaz, hanımefendi, kibar, olgun… Kalbi, yüreği dünyaya bedeldir. Hanım hanımcık evlatlar yetiştirdi. İhsan amcam da kadir kıymet bilirdi. Hep el üstünde tuttu torunlarını da gelinlerini de.
Her ölüm erkendir ama İhsan amcamın gidişi daha da erken oldu. Arada dükkânın önünde görürdüm. Bazen de evinin önünde…
“Nerelerdesin İhsan amca?” derdim.
“Şehre çok inmiyorum kızım, bahçemde oturuyorum” derdi.
Ama artık yoksun… Seni hiç göremeyecek miyim?
O gülen yüzün, şakaların olmayacak mı artık?
Kim bağıracak karşı yoldan bana?
Kim arabasıyla yanımda durup “Nereye gidiyorsan bırakayım” diyecek?
“Sen emanetsin” diyordun…
Emanetini, eşini, yavrularını, torunlarını, gelinlerini bırakıp gittin.
İlk günler gidemem cenazelere, dayanamam… Ama o gün Yavuz abiyi gördüm. Gözleri dolu doluydu. Ne diyeceğimi şaşırdım. Boğazım düğümlendi, yutkunamadım. Biliyorum ki son gününe kadar evlatları çok güzel ilgilendiler, evlatlık vazifelerini fazlasıyla yerine getirdiler.
İhsan amcam da o güzel insanlar gibi, beyaz atına binip gitti. Kimseyi kırmadı, incitmedi. Çok özleyeceğiz… Hiç unutmayacağız. Mekânın cennet olsun İhsan amcam. Eşine, evlatlarına sabır diliyorum.
Niye hep iyiler gider? Niye hep çok sevilenler gider?
Bir kere de kötüler gitsin…