Eğitimin genel amacı; insanların hayatlarını daha iyi bir şekilde sürdürmelerini sağlamak, dünyayı daha iyi anlamalarına yardımcı olmak ve toplumun genel refahını artırmaktır. Eğitim, bize insan olmanın ve insanca yaşamanın temel kurallarını kazandırır.

Eğitim ailede başlar; okulda, iş hayatında, askerlikte ve çevrede devam eder. Hayatın her alanı eğitimin bir parçasıdır. Okullar, insanların eğitimi ve öğretimi için en uygun kurumlardır. Yaşa göre gerekli bilgiler burada kazanılır, arkadaşlıklar burada kurulur. Büyük–küçük sevgisi, kurallara uyma ve karşılıklı haklara saygı da okul ortamında alışkanlık hâline gelir.

Eğitimin amacı; insana gerekli bilgiyi vermek, hayatta işine yarayacak beceriler kazandırmak, onu yüksek manevi değerlere sahip kılmak, kötü alışkanlık ve davranışlardan koruyarak iyi alışkanlıklar edinmesini sağlamaktır.

Bilginin en önemli kaynağı kitaptır. En güzel, en sağlıklı ve en kalıcı bilgi kitap okuyarak öğrenilir. Kitap, sessiz bir öğretmendir. Anlaşılmayan bir bölüm defalarca okunabilir. Kitap, anlamadığımız için bize kızmaz, aşağılamaz ve şevkimizi kırmaz.

Kitap okurken hem yeni bilgiler öğrenir hem de ufkumuzu genişletiriz. Aynı zamanda günlük sıkıntılardan uzaklaşmış oluruz. Çok kitap okuyan insanların konuşması düzgün olur; güzel ve anlamlı cümleler kurar, düşüncelerini sağlıklı bir şekilde muhatabına aktarır. Gereksiz hatalar yapmaz, olaylara daha geniş bir perspektiften bakar. Kolay öfkelenmez, sabırlı olmayı öğrenir; anlayışlı ve hoşgörülü olur.

İslamiyet, insanları bir tarağın dişleri gibi eşit kabul eder. “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?”, “Allah içinizden iman edenlerin ve kendilerine ilim verilenlerin derecelerini yükseltir.”, “Kulları içinde Allah’tan gereğince ancak ilim sahipleri korkar.” meallerindeki ayet-i kerimelerle ilim sahipleri yüceltilmiştir. “Sakın cahillerden olma” ve “Cahillerden yüz çevir” anlamındaki ayetlerle de cehalet yerilmiştir.

Peygamber Efendimizin ilmin ve ilim öğrenmenin değeriyle ilgili birçok hadis-i şerifi bulunmaktadır. Bunlardan bazıları şunlardır:
“Çin’de bile olsa ilmi alınız; çünkü ilim kadın erkek herkese farzdır.”
“İlim ve hikmet, mü’minin yitiğidir; nerede bulursa alır.”
“Dünyayı isteyen ilme sarılsın, ahireti isteyen ilme sarılsın; hem dünyayı hem ahireti isteyen de yine ilme sarılsın.”

Yüce dinimiz İslam, dini ilimlerle birlikte müsbet ilimleri öğrenmeyi de emretmiştir. İnsanın diğer yaratılmışlardan üstünlüğü, sahip olduğu ilme bağlanmıştır. Milletler, geleceklerini yetiştirdikleri nesillere verdikleri eğitimle güvence altına alabilirler. Gelecek nesillere hem dini değerlerimizi öğretmek hem de onları çağın ilerisinde olacak teknik ve bilimsel bilgilerle donatmak hepimizin sorumluluğudur.

Bir saat ilim öğrenmek veya öğretmek, sabaha kadar ibadet etmekten daha sevaplıdır. İki kişiye gıpta edilir: Biri, Allah’ın verdiği ilimle amel eden ve onu başkalarına öğreten; diğeri ise Allah’ın verdiği serveti hayır yolunda harcayandır. İlim yoluna girene Allah Teâlâ cennet yolunu açar. Melekler, ilim talebesinden razı oldukları için kanatlarını onların üzerine gererler.

İlimden bir mesele öğrenmek, dünyadaki her şeyden daha kıymetlidir. Yüce Rabbimiz şöyle buyurur:
“Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku! Rabbin nihayetsiz kerem sahibidir. O, kalemle yazmayı öğretendir. İnsana bilmediğini öğreten O’dur.”

İlim sayesinde insan kendini tanır, Yüce Allah’a karşı görevlerini idrak eder ve her iki dünyasını da aydınlatacak faydalı bilgiye sahip olur. İlmin de bir edebi, amacı ve gayesi vardır. Bu gayeden uzak ilim, insanı sadece bir kitap hamalı yapar. Sözün özü; ilim insanı Rabbine yaklaştırır ve onu şerefli bir kul hâline getirir.