Saray’a bir türlü köy diyesim gelmiyor. Sanki bu asaleti yüce, hepsi birbirinden entelektüel, ince ruhlu insanlara haksızlık ediyormuşum gibi geliyor. Büyükşehirlerin bile dekorunda olmayan sosyal donatılar, konforlu evler, görgülü insanlar, kaliteli iletişim, nezaket yüklü şık ve kültürlü bireyler hepsi burada. Memba tadındaki suları, yakut yeşilliği, bereket fışkıran dağı, taşı, ovası ve envayitür ağaçlarıyla Bozok Platosunun en estetik coğrafyası bu mekana Saray değilde Yozgat’ın Kültür Merkezi desek daha doğru olmaz mı?.

Saraylıların Arabaşı Gecesi Sanki Bir Kültür Sempozyumuydu (1)

Toprağı bereketli, adamı yiğit, hanımı-herifi hatırnaz, sofraları açık, haneleri misafirperver alicenap, elicömert Saraylılar, yoğun katılımlı rakipsiz Arabaşı Buluşmalarıyla yine dillere destan bir ilke imza atıp yine Başkenti salladılar.

Saray Kültür Yardımlaşma ve Dayanışma Derneğinin kral başkanı Mustafa ORHAN, yönetim kurullarındaki Udi-Bestekar Ali DEMİR, bilgi ve kültür abideleri Akif OĞUZBULUT, Behçet TARIM, Neşet TUFANER ve Osman EROĞLU gibi arkadaşlarıyla gelen herkesi dışarıda karşılayıp arabalarına kadar uğurladılar.

Saraylıların Arabaşı Gecesi Sanki Bir Kültür Sempozyumuydu (7)

Başkan Mustafa ORHAN program konuşmasında; “Saray bizim vatan, millet, bayrak, Kur’an sevgisini ilk tatdığımız, sadakati ve asaleti özümseyerek örendiğimiz kutsi mekandır. Bilirsinizki bizde memleket bir aşk, vatan ise karasevdadır. Bu şehitler, şühedalar diyarından Korgeneral Osman ERBAŞ’ı, Teğmen Osman ALTINKUYU’yu, Abdülkadir TUĞ ve Muzaffer TUFANER’i bu ülkü, bu mefkureyle cennete uğurladık. Saraylıların sevgisi gönülden, sadakati yürekten, dostluğu özünden olur. Acı-tatlı günlerdeki buluşmalarımızı ve programlarımızın katılım sayısını görüyorsunuz ki katlanarak artıyor. Bu gidişle kapalı alanlar bizi almayacak. Daha muhteşem programlarda yine biraraya geleceğiz.” Dedi

Saraylıların Arabaşı Gecesi Sanki Bir Kültür Sempozyumuydu (8)

Türk Sanat Müziğine derya gönlüyle ölümsüz güfteler ve hit besteler kazandıran Bestekar Şair Udi Ali DEMİR’de bu derneğin yönetiminde. Güftesi pırlanta yürek Fevzi Şahin COŞKUNSOY Hocama, bestesiyse kendisine ait olan “Yüreğinde Duygu Olsam” adlı efsane şarkının sahibi Ali DEMİR; Saray’dan ebediyete intikal edenlerin ruhları ve hatıralarıyla ülkemizde ve dünyada tüm şifa bekleyenlere duygulu bir dua, şiirsel bir konuşma yaptı. Sanatın ve Sanatgçıların Duayeni DEMİR konuşmasında; “Biz Saraylılar izzet, ikram, hürmet, saygı ve sevgiden asla ödün vermeyerek, gelenek ve göreneklerimizi en mükemmel haliyle yaşıyor, yaşatmaya çalışıyoruz. Köyümüzün tüm acı-tatlı günlerinde törelerimizin ışığıyla yardımlaşma ve dayanışma adına ne kadar uymamız gereken kural ve kaide varsa, hepsini de geçmişimizde olduğu gibi idame ettirme niyeti ve gayretindeyiz. Biliyorsunuz ki Horlah Pınarın, Beşiktepe’nin, Panisoğlunun, Kösenin Pınarın suyunu içen, Tahtalıköprünün, Guşgayasının, Çiloğlanın ve Gayalıbuğaz’ın ekiniynen beslenen, Hayrettin Emminin, Yahya Çavuş’un, Tuturuh Nenenin, Gamberlinin Anşa Emenin hayır dualarını alan bir neslin en emsalsiz erdemi eğitimi edep ve saygı, en cömert ikramıysa güleryüzdür. Saraylılar bu okuldan, bu ekolden ve bu idolden nasiplendiği için özü-sözü sağlam örnek şahsiyetlerdir. Ne Mutlu Saraylıyım Diyene” sözleriyle ayakta alkışlandı.

Saraylıların Arabaşı Gecesi Sanki Bir Kültür Sempozyumuydu (5)

Nezaket abidesi insanlar denilince herkes gibi benimde aklıma önce Saraylılar gelir. “Duygulu Güftelerin İmparatoru” diye bilinen Fevzi Coşkun ŞAHİNGÖZ Hocamızda ailesiyle birlikte bu gecedeydi. Bilirsiniz ki, sanatla yoğrulmuş böyle gönül insanlarından nostaljik anılar dinlemek onlarca roman yazdırır insana. Fevzi Coşkun ŞAHİNGÖZ Hocam Saray’ı bize şöyle anlattı; “Ankara yönünden Saray’a ilk girdiğinizde Cennete Hoşgeldiniz dercesine zümrüt bir koridora girerdiniz. Sağlı sollu ağaçlardan sarmal yemyeşil bu koridordan geçerken, burcu burcu kokular eşliğinde binlerce kuş, arı ve börtü böceğin çok sesli senfonik melodilerini dinler, rüzgara göre dans ederek uğullenen çiçekler görürdünüz. Cenab-ı Allah’ın ilahi güzelliklerle taç misali süslediği bu mutluluk yoluna iki taraftan sarkan beyazlı, pembeli Isparta gülleriyle, adını bile bilmediğimiz meyveler, rengarenk yemşenler, boyalı cehriler ve yüksek boylu iğdeler o yoldan kağnılar, traktörler, at arabaları rahat geçsin diye her yıl köklerine yakın kesilmesine rağmen tekrar uzardı mübarekler. Küresel ısınma etkisindeki susuzluk ve toprak yapısındaki bozulmalar bu bereketi maalesef tersine döndürdü. Sarayımız güleryüzlü insanları ve erdemli haneleriyle yine yerinde, bu aziz insanlar bağını-bahçesini zümrüt gibi yine yeşertmeye çalışıyor ama bizim gönlümüz yine eski Saray’ı ve nostaljik güzelliklerini arıyor. Nerde o devasa selviler, cevizler, kaysılar, üzümler. Yoncalıklar, çayırlar, çimenler, eşmeler, pınarlar.. Nerde o Amazon deltasını andıran bükler, beller, çevrimler, çevlikler, börtü-böcek, kuş-kelebek, berrak özler, billur sular. Hüzünlenmemek eldemi. Metropol şehirlerin kargaşası ve stresli yaşamından zaten bıkmışız. Toprak damlı evleri, naftalin kokan tukenleri, muhabbet yansıtan kahveleri, değirmeni, nalbantı, demircisi ve türlü eşrafıyla bilip özlediğimiz, gönlümüzün baş şehri Saray şimdi kurak bir köy, sıkıcı bir şehir görüntüsünde. Kahırlanmamak ne mümkün.” Diyor

Saraylıların Arabaşı Gecesi Sanki Bir Kültür Sempozyumuydu (6)

Zarif gönlü ve nezaketli inceliğiyle bilinen Çamlık Gazetesi Köşe Yazarı Aybüke KILIÇARSLAN’da Saraylı. Saygın siması, bilge kalemi, kültürü ve görgüsüyle bir hanımefendilik abidesi olan Aybüke Hocam Saray’ı bize şöyle anlatıyor. “Saray hâlâ Yozgatımızın en güzel beldesi ama eskiden buranın bağı, bahçesi, meyvesi, sebzesi heryerden daha gür, daha farklı olurmuş. Suları bol, toprağı dolgun, iklimi uygun, zemini düz olduğundanmıdır nedir, diğer köylerin toplam rekoltesine yakın verim alınırmış. Dağı bayırı ottan, çiçekten, gülden güzellikten geçilmezmiş. Saray’a yolu düşüpte ekmeğini yemeyen, suyunu içmeyen kimse olamaz. Zengini-fakiri hepsininde sofrası açık, gönülleri yüce, yüzleri güleç, birbirinden hanedan ve hürmetlidir. Hangi aileye, hangi haneye, hangi kapıya giderseniz gidin, konuk kimliğinizle başlarına taç olur, misafirperverliğin ve asaletin en yücesini görürsünüz. Saray sanatçı, siyasetçi, komutan, bürokrat, akademisyen birçok ünlü yetiştirdi. Örneğin Türk Sanat Müziğinde Hocaların Hocası olarak bilinen ülkemizin en ünlü bestekarı Ali DEMİR buralı. Burda ister ünlü, ister hoca, ister paşa, ister ağa olun, ister bilim adamı, ister Devletin zirve şahsiyetleri olun, hangi yaşta, hangi ünde, hangi toplumsal statüte her kim olursanız olun, her zaman büyük küçük yaş faktörünü hiyerarşi kabul etmek, köy büyüklerine sınırsız ve süresiz itaat etmek, tüm büyüklerinin emrinde, tüm küçüklerinin gönlünde, toplumun içinde ve düşkünün yanında olmak zorundasınız. Eğer Saraylıysanız dini, milli, ahlaki ve geleneksel duygularınızı herzaman en yüksekte tutacak, yüreğinizin en derininde eşsiz bir vatan, millet, namus, bayrak sevgisi koyacak ve bu kutsal değerler uğruna tereddütsüz ölecek bir yiğit olduğunuzu asla unutmayacaksınız.” diyor

Saraylıların Arabaşı Gecesi Sanki Bir Kültür Sempozyumuydu (4)

Bu kutsi coğrafyanın en ünlü hatırası ve hafızası Ali DEMİR; hüzünlü şiirlerine ve güftelerine konu ettiği eski Saray’ı şu iç burkan tespitleriyle anlatıyor; “Ah Saray ah.. O yakut güzelliğini, o aziz ve asil insanlarını, o asri mazini tarif etmek ne mümkün. Özlemimin koru, gözümün nuru, ruhumun ve gönlümün incisiydin sen.… Artık ne toprak damlı evler, nede içi naftalin kokan tukenlerin var. Sokaklarında mal-davar gübrelerinin izi bile kalmamış. Bağlarında ballı üzüm, dağlarında kelebekler, çiçeklerinde arı, ağaçlarında kuş cıvıltısı, yollarında iğde kokusu yok. Başka köylerden bayramlık asbaplarını giyip kalın yün minderli eşekleriyle Tukenlerine gelen süslü adamlara rastlanılmıyor. Bahçe siyeçlerinden kabak, bostan, hıyar tefekleri kol atmıyor. Yetkin kayısılar, erikler, armutlar yollara dökülmüyor. Öylen sağımına gelen koyun sürülerinin melodiyi andıran tıkırdak sesleri, senfoniyi andıran kuş sesleri duyulmuyor. Küllük kalmamış ki tavuk-cücük teşelensin, Öz yok ki bodu-şibi bağırsın, patılayarak akan pınarlar kurumuş, oluklarında çocuklar nasıl çimsin. Damlarında kur yapan güvercinler, tozmasın diye ıslatılıp süpürülen avlular, hayatlar, tukenler, bakkalar, kahveler, biri gelip biri giden kağnılar, at arabaları artık yok. Aynen batan bir güneşin ıssız-sessiz ufukları gibi hüzün dolu sıkıcı bir görüntüdesin. Eskiyle aran epey uzaklaşmış. Efsane mazin, asalet dolu hatıraların, faziletli insanların ve sırlı güzelliklerin hayaller kadar flu, rüyalar kadar uzak.” Diyor.

Saraylıların Arabaşı Gecesi Sanki Bir Kültür Sempozyumuydu (2)

Konusu konukları, katılımı yoğun, izzeti-ikramı cömert, kültürel atlası elit mükemmel ötesi bir Arabaşı Gecesiydi. Bu güzide beldenin asalet ve faziletini tüm Türkiye’ye tanıtan Dernek Başkanı Mustafa ORHAN’a hepsi birbirinden seçkin yönetim kurulları ve emektarlarına, Saray’a maddi manevi katkı veren kıymetlerine, bu eşsiz sofrayı kuran gönüldaşlara kendilerini ve tüm Yozgatlıları gururlandıran hizmet ve hürmetleri için gönüller dolusu teşekkürlerimizi sunuyoruz. Ahirete intikal eden tüm Saraylılara Allah’tan rahmet, yaşayan kıymetlerine sağlık ve uzun ömürler diliyor, her daim böyle başarılı olmaları için en samimi dua ve dileklerimizi yönlendirerek Allaha emanet ediyoruz. Hepinizde baştacısınız, herzaman gönüllerimizdesiniz.

Saraylıların Arabaşı Gecesi Sanki Bir Kültür Sempozyumuydu (3)