Değerli hemşerilerim,
Bugüne kadarki yazılarımda Yozgatlı halk şairlerimizden Fennî [Mehmet Sait, Kasım Kazancıklıoğlu, Âşık Sıtkı Baba, Âşık Mustafa Taşkaya, Âşık Meczubi, Âşık Kaplani, Âşık İbrahim, Âşık Hacı , Âşık Dindari, Âkif Paşa, Nâzî Yozgatlı hakkında bilgiler verdim.
Bu yazımda halk şairlerimizden Âşık İhsan Şaşar’ı konu ediniyorum. Âşık İhsan, Yozgat’ın Sorgun ilçesinde doğup büyümüş ve âşıklık geleneğini buraya gelen kahvelerde atışmalar yapan, halk hikâyeleri anlatan ve destan satan âşıklardan öğrenmiş birer ozandır. Yılmaz Yeşil’in bu konu ile ilgili Bir Âşık, Bir İnceleme Yozgat Âşıklık Geleneği ve “Âşık İhsan Şaşar” araştırmasında onunla ilgili çok yeni bilgiler ediniyoruz. Burada “Kendisinde bulunan âşıklık yeteneği, kasabaya gelen âşıklara olan özentisiyle günyüzüne çıkmış ve zamanla kemâle ermiştir.
Âşık İhsan’dan edindiğimiz bilgilere göre, Sorgun’da âşıklık geleneği;
köy odalarında, üzüm toplama zamanı bağlarda, düğünlerde ve kahvelerde icra edilirmiş.” bilgisi verilmiştir.
İhsan Şaşar, 1942'de Yozgat'ın Sorgun ilçesine bağlı Hanbaşı mahallesinde, çiftçi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Şaşar, okul çağına gelince, teyzesinin oğluyla beraber okula gitmek istediği için, ailesi tarafından mahkeme kararıyla yaşı büyütülmüştür. Resmî kaynaklara 1939 doğumlu olarak kaydedilen Âşık İhsan’ın, ailesinin soyadı önceden “Layık” iken resmî kayıtlara geçerken “Şaşar” olarak değişmiştir.
Eserlerinde de belirttiği gibi kahvelere gelen âşıklara ilgi duyarak onlar gibi söylemeye özendiğini belirten Âşık İhsan, saz alacak parası da olmadığı için eline aldığı küreği saz gibi tutarak, bağlarda üzüm toplayan ve helkirlerde pekmez kaynatan kadınlara türküler söylemeye başlamıştır. Daha 15-16 yaşlarındayken bağlarda üzüm toplayan kızların söyledikleri manilere karşılık verip, onları işlerine teşvik ettiği için bağ sahipleri tarafından bağlara davet edilmiştir.
Saz çalmayı hiç usta görmeden kendi kendine öğrenir. Bu arada Sorgun’a hangi âşık gelse onu dinlemeye gidip, ondan bir şeyler öğrenmeye çalışır. Bir kahvedeki ilk söyleyişini Hasan Ekimli’nin kahvesine gelen Çorumlu Âşık Hasan için, tepsi dolandırırken söylediği şu dörtlükle gerçekleştirdi: “Aşığın sözünde yoktur yalandır
Demeyin ki sakın şu felan filandır
Hasan Ustam gurbette tepsi dolandır.
Ekmeni bundan gazanmış gelmiş.” (ekmeğini) Kahvede söylediği bu dörtlükle âşıklar ve onlara ilgi duyanlar arasında tanınmaya başlayan Âşık İhsan, yazıda Çoban Toraman’ın öldürülmesi üzerine yazdığı destanın Peyik pazarında satılmasından sonra halk arasında da Âşık İhsan ismiyle tanınmaya başlar. Yazılan bu destan sayesinde çobanın öldürülmesi “Çobanı yazıda kesmişler diye duyuldu.”
Devamı Yarın...