Sporda, siyasette, sanatta ve daha birçok alanda önemli isimleri yetiştirmiş olan şehir Yozgat! Türkiye’nin tam kalbinde yer alan, tarihi boyunca Anadolu’nun kültürel ve sosyolojik belleğinde önemli bir yere sahip Yozgat! Tüm bu katkılarına rağmen zaman zaman dışardan haksız bir algının hedefi de olan Yozgat! Bu algıların en dikkat çekici örneklerinden biri, edebiyatın güçlü kalemlerinden Sabahattin Ali’nin ifadelerinde yer buluyor. Peki bu konuya neden geldik? Geçtiğimiz günlerde Yozgat’ın yetiştirdiği sporculardan bir tanesi olan SF U15 Yıldızlar Dünya Şampiyonası'nda Kurbağalama Stil kategorisinde dünya şampiyonu olan Yozgatlı milli sporcu Kerim Duyar bize büyük gurur yaşattı. Sadece Kerim Duyar değil elbette! Bu şehrin bir Rıza’sı var, mesela Abbas Sayar veya Altan Erkekli, Gülten Akın’ı, Mehmet Yozgatlı, Lutfullah  Kayalar, Cemil Çiçek, Bekir Bozdağ ve hatta Neco, Saygı Öztürk mesela, Taha Akyol.. Daha bir sürü isim sayıp çoğaltabiliriz.
    Gelelim Sabahattin Ali’nin tasvir ettiği Yozgat’a..  Anadolu’da görev yaptığı yıllarda edindiği izlenimlerini kimi zaman doğrudan, kimi zaman da metaforlarla eserlerine taşır.  1930’lu yıllarda Yozgat’ta kısa bir süre öğretmenlik yapan Ali, o dönemin sosyal yapısından hayli etkilenir ve bazı mektuplarında ve yazılarında Yozgat için "taşralı", "boğucu", hatta "geri kalmış" gibi ifadeler kullanır. Bu söylemler, edebi üslubunun bir parçası olmakla birlikte aynı zamanda o dönemin toplumsal yapısına yönelik bir eleştiridir aslında.  

    O GÜNDEN BUGÜNE YOZGAT! 
    Her seferinde dile getirilen, anlatılan ve anlatılmaya çalışılan bir şehir olmuş Yozgat! Aslında zamanla birçok olumsuz söylemi kendisi de içselleştirmiş olan bir Yozgat ve Yozgatlı var.  Memleketini ölümüne savunmuş ama bu algı nedense o dönemden bu döneme bir türlü kırılmamış! Hala üzerine bir sıyrılmaz bir gömlek gibi yapışmış bu algılarla yaşayan bir Yozgat! 
    Halbuki özellikle bürokrasi ve siyaset alanında güçlü isimler yetiştirmiş,  Cumhurbaşkanlığı, bakanlık ve yüksek bürokrasi kademelerinde görev yapmış birçok ismi bağrında büyütmüş Yozgat.    
 Aynı şekilde sporda da millî düzeyde başarılar elde etmiş sporcular, sinema, edebiyat, tiyatro dünyasında da adından söz ettiren birçok isim var Yozgatlı. 
     Ne yazık ki dışarıdan Yozgat’a yönelik bakış açısı çoğu zaman klişelerle şekillenmiş  “İç Anadolu kasabası” algısı,  Yozgat’ı sadece muhafazakâr ve durağan bir yer gibi gösteriyor.  
 Oysa Yozgat, farklılıkları içinde barındıran, tarihî mirasa sahip, Anadolu’nun dirençli karakterini yansıtan bir şehir çoğu zaman mizahî bir öğe gibi kullanılan “Yozgatlılık” kavramı dahi zaman zaman sosyal medya şakalarının konusu olurken, aslında bu durum derin bir sosyolojik arka planı da işaret ediyor. Sosyal medyadaki bu mizahi durumları yine sosyal medyada ölümüne eleştirirken, memleketin gelişmesi noktasında elini taşın altına koymak ve hatta mikro düzeyde kendini geliştirip yalnızca klavyeden değil reelde de Yozgat’ı geliştirme çabası ile değişebilecek bir Yozgat! 
    Velhasılı kelam  Yozgat, ne sadece Sa bahattin Ali'nin hayal kırıklıklarına sıkışmış bir şehir ne de klişelerle tanımlanabilecek kadar basit bir  şehir!  Tarihiyle, insan potansiyeliyle, zor şartlara rağmen yetiştirdiği değerleriyle Türkiye’nin önemli taşlarından bir tanesi. Önemli olan kendini anlamak ve anlatmak. Ve sonuç olarak Onu anlamak, Anadolu’nun kalbindeki nabzı tutmakla eşdeğerdir.