17 Ağustos 1999 yılında Marmara Gölcük depreminde 18.373 kişi hayatını kaybetmiş, 23.781 kişi yaralanmıştı. Peki o günden bugüne ne değişti. 17 Ağustos depreminden ders aldık mı? Deprem sonrası bölgede yaşayan insanlar ne durumda. Gereken yapıldı mı? Depremin ardın yapılan açıklamalarda vatandaşımızın yanındayız. Gereken neyse yapacağız denildi. Peki yapıldı mı?
Fakat enkaz kaldırılıp yaraların sarılması aşamasının başlangıcı yapılıyor ama gerisi bolca soru işaretleriyle dolu gelişmeler…
Deprem nedeniyle bölgeyi terk eden vatandaş zaten yaşadığı travmayı atlatmak yeni bir yaşam düzeni kurmak için bölgeden hızla kendi imkânlarıyla ayrılıyor ve bir daha dönmüyor. Dönen yok mu? Elbette var ama çok az sayıda gerçekleşiyor. Bunu ailelerin göçlerinden ve yaşadığı ekonomik sorunlarla boğuşmasından, gittiği yere uyum sorunundan, işsiz güçsüz kalmasıyla yaşadıkları psikolojik travma.
İşte vatandaş söz verilip yerine getirilmediğini görüp yaşadıkça, kendisini yönetenlere olan inancını yitiriyor ve ekonomik koşulları içerisinde kendi sorununa kendi çözüm bulmaya çalışıyor.
Oysa tüm vatandaşın anayasal hakkıdır, yaşadığı olaylar karşısında Devletinin kendi mal ve can güvenliğini korumasını istemesi ve yanında olmasını, kendisine el uzatılmasını. Hatta Devletin başında bulunan yöneticisini, yöneticilerini. Çünkü onların yanında olduğunu bilmesi bile psikolojisine olumlu etki yapacak yaşama ve direnme gücünü bulacaktır.
Umuyorum yaşanan olaylarda sade vatandaşın gösterdiği yardıma koşma duyarlılığı ve soyoekonomik destek ve yardımlaşma ruhunu Devletin bütün kurumları da gösterir. Gösteriyor elbet ama çok daha fazlasını yapmaları gerekiyor. Bu onların anayasal zorunluluklarıdır. Bunun farkında ve bilincinde olmaları gerekiyor ve gereğini yaptıklarını görmek istiyoruz. İşte Van depreminden sonra söz verilen 100 bin kontun hala bitirilip hak sahiplerine teslim edilememesi gibi.
Umuyor ve diliyorum ki, Kahramanmaraş depreminden etkilenen bölge ile ilgili verilen sözler yerine getirilir. Vatandaş verilen sözün yerine getirilmediği için Bir kırılma daha yaşamaz.