Dürüstlüğün, deliliğin hep altı çizilerek anlatılıyor, kavgada bir kişiyi on kişi dövse gözünü kırpmadan dalar on kişiyi dize getirirdin. Bana hep güvendin, ne olmak istediğine kendin karar ver dedin.
Mükemmel bir baba, yoldaş oldun ve ben senin kızın senin bir parçan olmaktan soyadını taşımaktan gurur duyuyorum.
Sende benimle gurur duyuyorsundur umarım.
Mükemmel olmaya değil senin gibi iz bırakmaya çalışıyorum.
Gösterişten, yapmacıklıktan uzak duruyorum senin gibi. İçten samimi olmaya çalışıyorum senin gibi.
İnsanlar için tüm canlılar için elimden gelenin fazlasını yapmaya çalışıyorum başaramasam da çabaladım, demenin rahatlığını yaşıyorum. Babam olsaydı yapardı başarırdı diyorum.
Yalanlara maruz kalsam da hiç yılmıyorum senin gibi. Düştüğümde daha güçlenip kalkıyorum. Sana layık olmaya çalışıyorum, en ufak şeyler mutlu ediyor beni senin gibi.
Sen üzülme kırılma dediklerinde aslında bu hayatta beni en çok üzen kıran şeyin senin ölümün olduğunu anlatamıyorum.
Ben bir şeye çok üzülürsem senin acına hatırana saygısızlık etmişim hissi doğuyor bende.
Bana hep ölümsüz gelirdin, ama öyle olmadı.
Şimdi sonsuz oldun. Çok babacandın, kanatlarının altına aldığın o kadar çok insan vardı ki yazdığın yazılar yüzünden hep mahkemeliktin, hak ararken, sorgularken, hep mahkeme kapılarında bekledin. Sadece değişmeyen adalet oldu yine adaletsiz bir dünya.
Benim için memleket için çoğu insan için hep eksiksin bir yanımız eksik.
Şarkıda da diyor ya, ‘hani eksik diyorum ya o bile az diye benim ormanlarım çınarsız genç yaşta babasını kaybeden.’ Nehir Zeyrek şöyle yazmıştı; “babam derdi ki ben varım sorun yok” sende hep öyle derdin sen varken hiçbir sorun yoktu, çünkü bütün sorunların üstesinden sen geliyordun, koca bir boşluk içim paramparça mekanın cennettir biliyorum seni çok özlüyorum.