“Müslüman Türk olarak yaratıldık"
Allah nasıl takdir buyurursa o milletten yaratır.
Başka ırktan olmak elimizde değildi.
Çok şükür Müslüman Türk yaratıldık.
Allah’ın en yüce dinine mensubuz. İslamiyet en yüce dindir.
Türk olarak şan-şeref ve kabiliyetliyiz.
Gaye: Müslüman Türk milletini geri kalmışlıktan, zayıflıktan, dertlerinden kurtarmak.
Refahlı, mutlu, güçlü yapmaktır.
Türk Milletinin 1/3 ü bağımsız. Gerisi esir ve köle.
Kendini bilen şuurlu Milliyetçi Türk’ün hedefi TC Devletini korumalı, yaşatmalı, çökmesine izin vermemelidir.
Aksine, onu kalkındırmak, güçlendirmek, ilim ve teknikte, medeniyette, sanayide en ileri gitmiş millet haline getirmek için çalışmalıdır.
Türkiye dışındaki Türk’leri tesbit etmek, irtibat kurmak, onlarla ilgilenmek.
Türkiye yararına onlardan faydalanmak.
Yabancı milletlerin tutsağı olarak yaşamaktan kurtarmak. Hür, bağımsız, olmalarını ağlamak.
Türk insanı için düşündüğümüz ülkü budur.
Eldekini sağlam korumak, Bir çakıl taşını bile kimseye kaptırmamak.
Türkiye sınırları içinde geri durumda olanları, ahlak ve maneviyatta bunalım geçirenleri gidermek.
Türkiye’yi birbirini seven, kaynaşmış, imanlı, ahlaklı güçlü devlet haline getirmek. Türk’lerle ilgilenmek, Türkiye’nin menfaati için yararlı.
Bulgaristan’da, Yunanistan’da istihbarat yapmak istesek Türk’ler var.
Propaganda için hazır taraftarlarımız var. Başka yönlerden de faydalı. Onlarla irtibatlı olmak lazım.
Birleşmiş Milletler Anayasası ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi her millete kendi kendini idare hakkı tanımış Özgürlük vermiştir.
Kendi mukadderatını kendisi tayin eder hakkını vermiştir.
Zencilere bile bunu tanıyorlar. Türk’lere tanınmayacak mı?
İran’daki, Afganistan’daki, Rusya’daki Türk’lere.
Onların tutsaklıktan kurtularak bağımsız olması, Milliyetçiliğimize esas alıyoruz. Bu Müslüman Türk medeniyetini de esas alır.
Akıllı bir plana, gizli tutarak esir Türk’lerin kurtuluşuna yardımcı olmak gerekir.
Bunları yapabilmek için plan lazım.
Bu 9 Işık’ta esaslarını belirleyen plandır.
Uygulamak için iktidar olmak lazım.
O halde nasıl iktidar olacağız? En kısa zamanda, en kısa yoldan ne yapalım ki iktidar olalım.
Milletimizin içinde bulunduğu durum, tehlikeleri ve kurtuluş yollarını Millete anlatmalı uyandırmalıyız.
Kurtuluş, kalkınma reçetemizi anlatmalı, sevdirmeliyi, benimsetmeliyiz. Ve partimizi kuvvetlendirerek milletin çoğunluğunun desteğini kazanmalıyız. Bu da oylarla belli olacak.
Bunun için kendimiz gibi insanlar yetiştirmeliyiz.
Kadrolar meydana getirmeli, kalabalık kadrolar 100 binleri aşan kadrolar.
Türk Milletinin büyük çoğunluğunu arkamıza alarak.
Çok akıllı ve sabırlı bir çalışma yapmak lazım.
İnsanlarımızı gücendirmek, incitmek, küstürmek kolaydır.
Fakat insanı kazanmak, dost edinmek, taraftar etmek zordur.
Taraftarı taraftar olarak tutmak zordur.
İnsanların yaratılışından ölümüne kadar değişmeyen 3 içgüdü vardır.
Bunu dikkatte tutarak eğitmek, terbiye etmek zorundayız.
1-Yaşama: Her canlı hakkın emri olarak, vazife olarak varlığını devam ettirmeye çalışır. Bu da beslenme, yeme, içme ile olur.
Yemeden dur diyemezsiniz. Derseniz Allah’ın kanunlarına ters düşersiniz.
2-Korunma içgüdüsü: Hayatını sürdürmek için korunmaya mecburdur. Allah, Canlılara çeşitli organlar vermiştir. Yılan sokar. Vs.
3-Üreme: Neslini sürdürme.
Milletimizi toparlamalı, davaya kazandırmaya çalışırken bunları dikkatte tutmak lazım.
İnsanlar, kendilerine emniyet veren, kötü gözle bakmayan, hor görmeyen insanları dost olarak görürler.
Böylelerinin söz ve telkinleri tesirli olur.
Temas da bulunan insanların itimadını kazanmak önemlidir.
Hangi partiden olursa olsun.
İnsanların kusurlarına göre gözaltında tutmak, değerlendirmek ve hissettirmek lazım. Bu adam iyi yürekli, beni hor görmüyor demeli.
Her an belimizin ortasına vurulabileceğini hesaba katmalıyız.
Savaşta; Bir durum muhakemesi yapılır.
İlk olarak vazifem nedir?
Bu vazifeyi yapmak için plan yapmalı.
Düşmanın bizim için yapması muhtemel en zararlı hareketi ne olur denir. Ona göre plan yapılır.
Buna göre tedbir alırsak kayba uğramayız.
Bizim için de en zararlı gelişme ne olabilir? En kötü durum ne olabilir diye davranmalıyız.
Bazıları bakarlar;
Memleketin takati ne kadar? Bütçe 800 milyar. (1980 itibariyle) Bunun 300 milyarı maaş (Milli Eğitim Bakanlığı, Sanayi Bakanlığı, Bayındırlık Bakanlığı) falan.
Plan ve hedef tayin ederler.
Biz bunu kabul etmiyoruz. Türkiye’yi yükseltmek için, Almanya yapmak için kaç yıl ayıralım. 10-15 seneyi geçmesin diyoruz. Bunun için 100 trilyon lazımsa kalsın diyemiyor bunu kabul etmiyoruz. Hem şartları dikkate alarak hızlı kalkınmanın çaresini bulmalıyız.
Memleketin kaynaklarını, insan gücünü değerlendirmek yoluyla yapabiliriz.
Bazı şeyleri erkenden açıklamamalı.
Önce halkın desteğini kazanmalıyız. Sempatik olmaya, halkın sevgisini kazanmaya mecburuz.
Türk Milletinin düşmanları, Türk Milliyetçilerinin de düşmanıdırlar.
İslam’ın ve Türk Milletinin düşmanları evvela bize düşman.
Bunları yere sermek için milletin desteği gerek.
İnsanların benliği, horlanmaktan, aşağılanmaktan haksız ve adaletsizliklerden hoşlanmaz.
Yorgunluğa, açlığa, meşakkate katlanan insan horlanmaya katlanamaz. Horlayanı en büyük düşman görür.
Yabancılara gösterilen nezaket, sevgi, ilgi ve iyi niyetin iki katını arkadaşlarımıza göstermeliyiz.
Vakur olmalı, laubaliliğe yer vermemeliyiz.
El şakaları, dil şakaları laubaliliğe sebep olur. Disiplin ciddiyet ister.
Teşkilatçılık; Teşkilatlar arasına bir birinin kuvvetini, kuvveti kuvvetin üstüne katarak çalışmaktır.
Cıvık el şakaları yok.””
(*) “Ülkücü Hareketin Doktriner Eğitimi”, Kenan Eroğlu, “Yüzdeiki” Yayınevi, Ankara Şubat 2021, S: 181-182-183-184-185-186
(24 Mayıs 1980 Başbuğ’un Ankara (MHP Genel Merkezi Konferans salonu verilen konferans.)