Yıl 2013…
Yozgat’ta ilk kez kulaktan kene çıkarıldığı haberini yaptığımız gün, gazeteye gelen telefonların ardı arkası kesilmemişti.
“Abartıyorsunuz.” diyenler de oldu,
“Allah korusun, biz de yaylaya gidiyoruz.” diyenler de…
Ama bir kişi vardı ki, ne konuştu ne panik yaptı. O çoban, kulağında kene ile günlerce yaşamıştı da, durumu fark ettiğinde “kızarıklıktandır” deyip geçivermişti.
Bir doktorun deyimiyle, “Kene kulağın içindeydi. Canlıydı. Günde birkaç gram kana doymuş, bir güzel yerleşmişti.”
Ve evet, bu haberi ilk yapan bizdik.
Çünkü bu memlekette sadece kene değil, gerçekler de bazen gizli yaşar.
Ama biri dokunur, işte o zaman duyulur.
Bugün bu satırları yazarken kulağımızda kene değil belki ama yüreğimizde dert var.
Çünkü aradan geçen 10 yılda, bu topraklar yine yalnız kaldı.
Kene sadece çayırlarda değil; bu memlekette umutsuzluğa yapışmış, insanın alın terini kurutan, milletin sesini emen nice yapışkan sorun var.
Kırsalda unutulmak daha acı
Akdağmadeni’nde çoban hala sabah gün doğmadan yaylaya çıkıyor.
Sorgun’da kadın hala tandır başında, evladı okusun diye umutla bekliyor.
Ama bu coğrafyada yalnızca kene değil, ihmal de kan emiyor.
Yozgatlı bugün hala bir sağlık ocağına ulaşmak için yol arıyor, hala yazın kene korkusuyla tarlasına çekinerek gidiyor.
Bu ülkenin ortasında, merkezine yakın ama kendine uzak bir şehiriz.
Ne tok sesimizi duyan var ne de yumuşak feryadımızı anlayan.
Asıl kene: unutturulmak Pamuk Kız'ı satışa çıkaran besici kardeşimizin haberi gündemdeydi geçen gün.
Bir tonluk dişi kurbanlık, alın teriyle büyütülmüş.
Ama aynı köyde başka bir aile, bu yıl ilk defa kene ısırığından dolayı hastaneye yatmış. İşte bizim haberlerimiz böyle çelişir: Bir yanda umut, bir yanda unutulmuşluk.
Bir yanda “hey maşallah” dedirten hayvan,
Bir yanda “eyvah” dedirten kader.
Tarık Yılmaz'ın notu:
Ben hala bu şehirde sokak sokak gezip insanları not defterime yazıyorum.
Yazdıklarım haber mi, ağıt mı, dua mı bilmiyorum.
Ama bildiğim şu:
Kene gibi yapışan ilgisizlikten, sessizlikten, suskunluktan kurtulmamız gerekiyor.
Devletin, sivil toplumun, medyanın ve halkın “biz buradayız” demesi gerekiyor.
Kenenin kulağa girmesi kadar sessiz,
Ama çıkarılması kadar cesur bir ses gerekiyor artık.
Yozgatlı bir gün susmazsa,
Bütün Türkiye duyar.
GEÇMİŞ OLSUN ABDULKADİR AKGÜL!
AK Parti Yozgat Milletvekili Abdulkadir Akgül korkuttu. Bir kalp rahatsızlığı ama sonucunda ortaya çıkan tetkikler korkulacak bir şey olmadığını gösterdi.
Hayata size neyi nasıl sunarsa sunsun her şey sağlık kadar.
En büyük servet, en kıymetli hazine, en bulunmaz nimet.
Tüm önemli işleri, koşturmacayı, stresi, sorunları, beklentileri, planları bir kenara bıraktırır.
Sayın Akgül’e geçmiş olsun dileklerimizi gönderiyoruz, Allah ailesine bağışlasın. Tüm şifa bekleyen hastalarımıza şifalar olsun. Dua ile.