Yozgat Bozok Üniversitesi Öğretim Üyesi Mustafa Böyükata hocam akşam namazı sonrası bir çay evinde yerimizi aldık. Gelen garsondan evvela çay istedik. Çaylarımız geldi, yudum yudum içerken Mustafa hoca dolu, sohbeti o kadar hoş ki masada çaylarımız soğudu tekrarını istedik. “Gönül ne çay istet ne kahve gönül sohbet ister gerisi bahane”
“Anadolu gönüllü insanların cenneti.” Sohbetine devam eden Hocam,
“Gönlü güzelliklerle dolu o kadar çok insan var ki, görmek için dikkatli bakmak lazım. Hiç de zor değildir onları görmek. Bu toprağın insanıyım diyen gönlünü gözden geçirsin, gönlünün sesini dinlesin, güzel işler yapmaya dair bir güzel his, bir güzel ses duyar…"
"Yolum Yozgat’ın Sarıkaya ilçesine bağlı Karayakup Beldesine düşmüştü. Planlı bir gidişti. “Köyde Okuma Etkinlikleri” için gitmiştim. Programdan haberdar olan bir güzel insan, ağaç ve orman sevdalısı Abdullah Karataş telefonla “Mutlaka görüşelim” dedi.
Kendisi vatanseverliğinin de bir göstergesi olarak özveriyle çaba içerisine girmiş ve pek çok yere ağaç dikmiş bir doğasever, bir çevreci. Memleketinde eskiden Abuzer diye bilinen, ilkokulu bitirdiğinde nüfusta gerçek isminin ne olduğunu öğrenen ve çocukluğunda merakla başladığı radyo-TV tamirciliğini meslek edinmiş olan şimdilerde de 65 yaşında emekli olmasına rağmen ve dağ bayır demeden yol gidip ağaç diken bir “koca yürek!” Sevilen, sayılan bir isim.
Gönlü güzel dostlarının da sınırlı desteğiyle diktiği fidanlar ve oluşturmaya çalıştığı ağaçlık bölgeler aslında daha çok kendi cömertliğinin sembolü. Sayın Abdullah Karataş diyor ki, “Bu hizmetler önce Allah’ın sonra dostlarımın eseridir. Biz ülkemizi devletimizi milletimizi bayrağımızı karşılıksız sevdik. Biz karşılığını ancak Allah’tan isteriz. Orman aşktır,tutkudur, sevgidir, sevdadır, sevmektir, yaşamaktır, yaşatmaktır. Biz ülkemizi, milletimizi, vatanımızı, bayrağımızı ve insanları severek yaşarız. Gelecek nesillere faydalı olabilmek için bu hizmetleri Allah ömür verdikçe yapacağım.”
Çalışmalarında yanında olup destek verenlere ve emeği geçenlere teşekkür ediyor. Ülkemizde yanan ormanlara bedel bir karşı atağı canlı tutmaya çalışıyor. Orman yangınları, birer ciğer yangınıdır. Ormansız bir Türkiye, bir şehir, bir yöre düşünmek istemeyiz. Bu uğurda canı pahasına ormanı korumak için emek veren ve bu yolda şehit olanları da hatırlatıyor Abdullah Karataş. Allah hepsine rahmet eylesin, mekânları cennet olsun.
Kendisiyle buluşup Karayakup Beldesi ile Sarıkaya ilçesi arasında oluşturduğu ağaçlandırma bölgesini ziyaret ettik. Çok masraf etmiş. Anlatırken çocuğuna şefkat duyan bir ebeveyn edasıyla anlatıyor. Diktiği ağaçların türlerini, ne kadar olduğunu, ne zamandan beri uğraştığını cümlelerine katıyor. Güneş enerjisi panelleri de yaptırmış ve bu yolla yer altında ağaçlar için su çekebilmek için bir çözüm üretmeye çalıştığını aktarıyor. Fakat belli ki, yalnızlık üzüyor. Sulamak ve bakım işlerinde güç katmak için başka gönüllülerin desteğine ihtiyacı var. Yerel yönetimlerin ve STK’ların da sorumluluk hissi duyması gereken bir konu aslında.
Abdullah Karataş, ağaçlara ve ormana olan sevdasıyla pek çok yerde güzel işeri gönüllü olarak yapmış. Bu yıl 25.000 adet fidanın ve 10.000 adet lavanta çiçeği fidelerinin dikimini ve dağıtımını yapıp toprakla buluşturduğunu öğrendim. Dikilmesine vesile olduğu fidanların mevkilerini de sıraladı. Kürkçü Köyü mezarlığına, Emirbey Köyü ve Kürkçü Köyü arasındaki Yücekaş Mevkiine, Emirbey Köyü arazisine, bu köyün eski okul bahçesine, Karakışla Köyü okul bahçesi ve mezarlığına, Baraklı Köyü eski okul bahçesi ve mezarlığına, Sarıkaya’da bir yurt ile Sarıkaya Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Yüksekokulu’na, iki cami arsasına, bir lisenin bahçesine, Kadılı Köyü yolu üzerine ve mezarlığına, Sarıkaya Yozgat yolu üzerine, Toprakpınar Köyüne, Karayakup Beldesi yol kenarına, Koçcağız Köyü yol kenarına, Sarıkaya, Sorgun, Saraykent ve Boğazlıyan Devlet Hastanelerine, Sorgun Ağacın Köyü mesire alanına, Boğazlıyan Ovakent Kuran kursuna, Ankara Atatürk Orman Çiftliğine, Yozgat Şehir hastanesine, Yozgat Adliyesi ve şehir merkezindeki bazı ilkokul, ortaokul ve yüksek okul ile İstanbul’a varıncaya kadar pek çok yere ulaşmış. İstanbul’da 6000 adet lavanta çiçeği fidesi dağıtımı ve Ankara 10.000 adet lavanta çiçeği dağıtımıyanı sıra Ankara’da bir lisenin lavanta dikimi gerçekleştirmiş. Daha da anlatılacaklar var aslında. Derdini seven birisi. Takdirin ötesinde güzel bir çaba içerisinde. Bu tevazu sahibi gönüllüyü yaptığı güzel işleriyle her dem dertlenirken gördüm.
Kendisi sadece sınırlı bir yöreyle değil farklı yerlerdeki köy, kasaba ve şehirlerdeki okulların okullarını da güzelleştirecek bir çevre dostu. Yozgat, Kayseri, Şanlıurfa bunlardan bir kaçı…
Okul bahçeleri, mezarlıklar, karakol alanları gibi pek çok uygun görülen yere bir şeyler dikme telaşı içerisinde ve bunları da hayata geçiren bir aksiyon adamı.
Yaptığı çalışmalarla yeni kuşaklara örnek, eli öpülesi bir Anadolu sevdalısı. Kendisini dinlerken, çevre konularına odaklanmış onca sivil oluşumlar, öğrenci toplulukları ve kamu kurumlarının yapabilecekleri şey aklıma geldi ki…
Görmek lazım bu güzel gönüllüleri ve destek olmak lazım…