Yozgat’ta ocak hatıralarıma kaldığımız yerden devam ediyoruz.

“Fuat Eyüboğlu aleyhine mektup yazmışlardır. Fakat hiçbir kuvvet F. Eyüboğlu’nun milletvekili 1. Adayı olmasına mani olamamıştır.”

“Genç Ülkücüler faaliyet gösterirken klasik sağcılar dediğimiz kişilerde Milliyetçi “Öğretmenler ve Milliyetçiler Birliği” adı altında Ülkücülerin dışında diğer bütün sağ guruplarla aynı yerde faaliyet gösteriyorlardı. İşin garibi bu sağ kuruluşların tamamı MHP ve Ülkücülük aleyhinde idi. Ve o zaman Genç Ülkücülerin mücadelesi, hem Atatürkçüler Derneği adı altında faaliyet gösteren Komünistlerle, hem de bu sağ kuruluşlarla idi.”

(Açıklamak zorundayım ki; O yıllarda bu günkü gibi her gurup ve fikir tam olarak ayrışmış değillerdi. Bir kimse “Ben Milliyetçiyim” derken dar manada bir milliyetçilik yerine diğer gurupların da savundukları şeyleri de içeriyordu. İslami yönleri ağır basan veya din adına mücadele ettiklerini belirtenlerde dar manada Dinimiz İslamiyeti değil genel manada milli ve manevi değerleri savunurlardı. Bu gurupların ayrışmaları sonradan keskinleşmeye başlamış, siyasi mülahazalarla en küçük ayrılıklar ve ayrımlar dahi körüklenerek çok farklı düşünce şekilleri ortaya çıkmıştı.)

“Erbakan’ın MNP’si kapatılınca bu kişilerin bir kısmı (8-10 kişi öğretmen) bize döndü ve F. Eyüboğlu’nun MHP’den aday olması için çalıştılar. Kendi ifadelerine göre Eyüboğlu’nu kendileri getirdiler. Şimdi ise memnun değiller o da başka mesele.

Bu arada, Yozgat’taki mitingde Mücadele Birliği adına hareket eden T. Akyol da askerliğini yapmış Yozgat’a gelmiş MHP’ye geçtiği söylenmekte.”

“GÜT’ü (Genç Ülkücüler Teşkilatı) Yozgat’ta kuran R. Bacanlı’dır. Fakat yürütücüsü Memduh Şenol ve Ali Bozkurt olmuştur. Yürütücülerle diğerleri arasında gizliden gizliye bir çekişme vardı. Ali Bozkurt Viyana’ya tahsile, M. Şenol Sorgun İlçesine memuriyete gidince (Küskün olarak) dernek yönetimi Adnan Serbes’e kaldı.”

“Seçimlerden önce partiye bir yer tutuldu. Hiçbir malzemesi yoktu. Sonradan “Türk Ülkücüler” olan “Genç Ülkücüler” kapatılmıştı. Eşyaları MHP’ye taşındı gençler oraya gidip gelmeye başladı. Seçimlerden birkaç gün öncesi birkaç kere büyükler uğruyordu. Taha Akyol arada bir Milliyetçilik-Ülkücülük dışında, umumi konularda, her tip insana hitabeden seminerler veriyordu. Fakat Taha Akyol’un iyi niyetle bize geçtiğine inanmayanlar da vardı. Dolayısı ile onu sevmeyenler, onun yıllarca İstanbul’da Ülkücülerle mücadele ettiğini bilenlerdi. O ise gençlere diğerlerinden çok ilgi gösteriyordu. Kendi kendisine Yozgat’ın as elemanları ile (kendine göre) kadro çalışmaları yapıyordu. Ve kendisi gibi düşünen bir gurup oluşturuyordu. Zamanla bu gurup dağıldı. Çalışmalar haftalık bir evde seminer şeklinde oluyor ve Ülkücülük Milliyetçilik dışında kitaplarından da olduğu gibi umumi konularda ve anlatıldıkça eksikliğimiz, aksaklığımız görülen, yukarı kademedekilerin yetersizliğini kapsayan konuları içine alıyordu.”

(Taha ağabeyin yaptığı bu seminerler her hafta Cuma akşamları evlerde yapılıyordu. İçilen çaylar eşliğinde yapılan bu sohbet tarzı toplantılara ben de katılıyordum. 4 yıl süren bu toplantılarda Taha ağabey Komünizm, Fransız ihtilali ve genel konuları üzerinde duruyordu. Biz de görüyorduk ki Taha ağabey çok okumuştu ve bize göre çok bilgiliydi. Kendi adıma bu sohbet toplantılarından çok istifade ettim.)

“1973 Seçimlerinden önce Servet Bora’da Yozgat’a gelmişti. Hareketin içinden gelen ağabey durumundaki kişiler ilçelerde dâhil, Fuat Eyüboğlu yerine Servet Bora’nın Milletvekili olmasını istiyorlardı. Gençler de Servet Bora’yı istiyorlardı. Fakat bunun tersi olunca S. Bora ile F. Eyüboğlu’nun arası açıldı. MHP Genel İdare Kurulu üyeliği seçiminde listede adı olan Taha Akyol’un silinmesi için çalışanlar bu sefer daha sonraki kongrede (MHP 11. Kongre) Eyüboğlu’na inat Taha Akyol’un seçilmesi için çalışıyorlardı. Seçimlerin ertesi günü ise Eyüboğlu ile T. Akyol’un arası açılıyordu. Sebebi basitti. 1977 Seçimlerinde Taha Akyol aday olacaktı ve önünde engel Eyüboğlu vardı. Yozgat’taki yaygın kanata göre ise Eyüboğlu’nun seçilmesinde en büyük rolü çalışmaları ile Akyol oynamıştı.”

(Çünkü 1973 Milletvekili genel seçimlerinde Taha Akyol ağabey canla başla çalışmış, ilçelerdeki programlara katılmış, hitabeti ve bilgisi ile dikkatleri üzerine çekmiş ve netice alınmasına büyük katkı sağlamıştı. Fakat yine açıklamak zorundayım ki; Taha Akyol 1977 seçimlerinde aday olmadı ve adaylık yarışına vs. de girmedi. Onun amacı gazeteci olmaktı. Nitekim Ankara’ya taşınarak Hergün Gazetesinde köşe yazarlığı bazen de başyazarlık yaptı. Yani Taha Akyol’un aday olacağı konusunda yanılmış olduk.)

“Çekişme gizli gizli sürüp gidiyordu. Ve gözle görülür şekilde aralarının açık olduğu herkesçe söyleniyor, barıştırılmaya çalışılıyor, fakat gençler arasında üzücü durumlara sebep oluyordu. Gençlerin böyle meselelere karışması elbette düşünülemez. Ama vatandaşın sorularına en çok muhatap olan onlardı. Meselenin iç yüzünü bilmek istiyor, daha doğrusu; Hayatını, sevgisini, ana babasını feda ederek atıldığı bu mücadelede, ikbal peşinde koşan ağabeylerinin durumu kendisini kırıyordu. Üzüyor, yıldırıyordu. Komünist kurşunu, okuldan atılma, hapse girme tehlikesinin yıldıramadığı Ülkücü Genç bu meselede yoruluyor, takatsiz kalıyor ve bu AP zihniyetli politika çirkefi onun istikbali düşünmesine sebep oluyordu. Şurası bir gerçek ki Ülkücü Gençlerin omuzlarında Milletvekili olan kişiÜlkücülerin dertlerini bilmiyordu. Onları sadece omuzlarını basıp geçilecek bir mahlûk olarak görüyordu. Seçimden 3 sene geçmiş olmasına rağmen Milletvekilimizin derneğe uğradığı sadece 3 tür. Yozgat’a gelir o malum eski klasik sağcılarla, gece falan evde toplanılır, konuşulur, tayinler kararlaştırılır. İnce hesaplar yapılır ve kimseye görünmeden geçilir gidilir. Gençliğin her hangi bir meselesi var mıdır, yok mudur sorulmaz bile.”

(Bu adam beğenmeme veya bir kişinin iki adım öne geçmesi sonucu onu kabullenememe gibi durumlar demek ki her dönemde, belki de her toplulukta vardı. Bana göre bu konular biraz da milli şuura erememekten dolayı meydana geliyordu. İnsanlar fikri meselelerle uğraşamayınca dedikodu yolunu seçiyorlardı. Hâlbuki yayınlarımız yakından takip edilse fikri bir takım konular üzerinde görüş alışverişleri yapma imkânı doğardı. Şimdilik bu konuları yapamıyorduk. Biz bize düşeni yerine getirmeye çalışıyor, gecemizi gündüzümüze katarak çalışıyor ve her ortamda inandığımız davaların savunuculuğunu yapıyorduk. Her durumu, her ortamı değerlendirmeye çalışıyor davamızı anlatma yolunu mutlaka buluyorduk. Bizler böylesine faaliyet gösterirken, ağabey olarak bildiğimiz ve kendilerine saygı duyduğumuz ve sevdiğimiz insanların davranışları, sözleri ve bizlere pey uygun gelmeyen hareketleri bizleri üzüyordu.)

(Bu konu belki tüm arkadaşlar tarafından görülmüyor olabilir ama sorumluluk mevkiinde bulunan bizler büyüklerimize duyduğumuz saygı nedeniyle sadece üzülüyorduk.) (Not: Konuya devam edeceğiz.)