Bazen düşünüyorum da… Biz Yozgatlılar kadar dumanlı, sorunları bitmeyen, ama yine de başı dik gezen bir millet daha var mıdır?
Allah’ın işi, bu topraklarda her yıl bir afat, her yıl bir sıkıntı eksik olmuyor. Dolu vurur, kuraklık çöker, don çat kapı gelir… Bir de her işimiz Allah’a emanet.
Sözüm meclisten dışarı; “Allah’a emanet” dedim ama önce tedbir, sonra tevekkül diyoruz ya -işte o tedbir işini biraz sallıyoruz galiba.
Bakın, geçen hafta Tarım ve Orman Müdürlüğü yetkilisi bir kardeşimle kahvede oturduk. Çaydan çok laf içtik. Dedi ki: “Abi, çiftçi hala TARSİM’e mesafeli. Başına gelince ah ediyor, gelmeden sigorta yaptırsa keşke.” Eh, doğruya doğru. Bizim çiftçi her şeyi bilir de, sigortayı biraz hor görür. Sonra dolu vurur, telef olur ekin; gözler yukarı, umut AFAD’da.
Tamam, AFAD babadır, gelir, bakar, rapor yazar, hasar tespit eder. İyi de kardeşim, bu kadar güzel başımıza iş gelmeden önce bu kurumlar bir sofrada niye oturmaz? Ziraat Fakültesi, Ziraat Odaları, Tarım ve Orman Müdürlüğü… Afat olunca ahbap bir arada, afat yokken her biri ayrı dünya. Olmaz böyle. İş işten geçmeden topyekun bir masa kurmak lazım.
Burada bir parantez açayım: Türkiye Ziraat Odaları Birliği Başkanı Şemsi Bayraktar geldi Yozgat’a. Vallahi sevindim. Bu şehrin tarımsal anlamda büyük dertleri var, sesi cılız. Bayraktar’ın ağırlığı vardır. O yüzden bu geliş önemliydi. İnancım tam; Bayraktar’ın tarlada yapacağı açıklama, başkanları ile gerçekleştireceği toplantı Yozgat’ın derdini Ankara’nın soğuk duvarlarına da taşır.
ANKARA’DAN YOZGAT NASIL GÖRÜNÜR?
Gelelim Ankara’ya…
Ankara’dan Yozgat’a bakınca ne görünüyor derseniz, net söylüyorum: Yorgun bir şehir! Başı ayık mı? Ne ayık, ne sarhoş… Dalgın, yarı uykuda. Ankara’nın göbeğindeki Yozgatlı siyasetçileri de katıyorum buna. Hepsi kendi derdinde, kendi yolunda.
Bazen bir otobüs Yozgatlı bir araya gelir Ankara’da, çay içer, poz verir, dağılır.
Sorun çözülür mü? Yok.
Bana sorarsanız, Ankara’da gizli bir akıl var. Bu akıl diyor ki: “Yozgat gibi ses etmez, vatana kör kütük aşık memleketleri çok fazla coşturma. Orta halli gitsin, ses çıkarmasın.” Valla komplo teorisi mi bilmem, ama Ankara’nın bu hali Yozgat’a yetmiyor. Bir de İstanbul’dan, Avrupa’dan bakınca kim bilir ne görünüyoruz…
Yıllar yılı Yozgat aklı dediğimiz, başkentte dolaşan hemşeri güruhu da bunu görüyor da susuyor bence. Susmayın be kardeşim!
Benim aklım sizden üstün değil ya…
Netice?
Çiftçi kardeşim, TARSİM’e güven!
Kurumsal akıl, afat kapıyı çalmadan kapıda bekle!
Şemsi Başkan, sen bize ses ol!
Ankara’daki Yozgatlı, Yozgat’a yabancı kalma!
Çünkü burası Yozgat. Başı dertten kurtulmaz ama boynu eğilmez.
Varsın yorgun olsun, ama umudumuz dimdik dursun.
Biz yine toprağı sever, duasını eder, ekmeğimizi bölüşürüz.
Gerisi gelir evelallah!