İran rejimi ya teslim olacak ve ABD ve İsrail’in şartlarını kabul etmek durumunda kalacak ya da direnebildiği kadar direnip rejimini ayakta tutmaya çalışacaktır.
Kanaatim o ki mevcut İran rejimi bu hali ile ayakta kalamaz İran rejimi dönüşmek zorundadır.
Bu dönüşümün şah dönemine tekrar dönülmesi şeklinde tezahür edeceği kanaatinde değilim.
Yeni iran rejimi kendi selameti ve bölgenin selameti adına demokratik ve laik bir yönetim şeklinde inşa edilmelidir.
Elbette federal bir sistem şeklinde yeniden örgütlenmelidir.
Bu gerçekleşmez ise ABD emperyalizminin ve İsrail’in temel hedefi İran’ı en az üç farklı bölgeye bölüp küçük devletçikler halinde organize etmektir.
Suriye, Libya ve Irak örnekleri ortadadır. ABD emperyalizmi maalesef Türkiye’nin de desteği ile bu üç ülkeyi bölmüş ve çökmüş devlet haline getirmiştir. Bunun temel sebebi ise İsrail’in güvenliği politikasıdır. Unutulmamalıdır ki İsrail demek ABD demektir. Aynı zamanda İsrail demek İngiltere, Almanya ve Fransa demektir. İsrail 1948’den beri kendi varoluşunu koruyabilmek adına başta ABD olmak üzere batılı ülkelere dayanmaktadır.
Ve batılı devletler İsrail’in güvenliği adına özellikle son 20 yılda Orta doğu coğrafyasını tarumar edip milyonlarca insanın ölümüne sebep olmuşlardır.
Düne kadar ABD tarafından terörist olarak görülen ve yakalanması adına 10 milyon dolar ödül konulan Ahmet El Şara bugün Suriye hükümetinin lideri konumundadır.
Suriye bugün ismi olan ama gerçekte var olmayan çökmüş bir devlettir.
İki gün önce İsrail güney Suriye’de Nusayri nüfusun yaşadığı Dera ve Kuneytera şehirlerini fiilen ilhak etmiştir. İsrail tankları Şam’a sadece 20 kilometre ötede beklemektedir. Ve güney Suriye İsrail tarafından işgal edilmiştir. Türkiye olarak çok temkinli olmak ve savaşan aktörler karşısında denge siyaseti güderken Suriye konusunda İsrail’i daha fazla sınırlarımıza yaklaştırmamak durumundayız. Yeni gelişen mevcut durumda Kuzey Suriye’de kara güçlerimizle yerleşmeli ve Kuzey Suriye’de kendi nüfuz alanımızı oluşturmak durumundayız. İsrail’in bu derece bölgesel bir güç konumuna yükseldiği şu günlerde dış politika da asla ülkece hata yapma lüksümüz bulunmamaktadır.