"Acele işe şeytan karışır" diye bir sözümüz vardır. "Öfke ile kalkan, zararla oturur" sözü de acele etmenin yanlış ve hatalı olduğunu hatırlatır bize. Sabırlı olmak, olgun hareket etmek ve duyarlı davranmak bizi birçok kötülükten ve hatadan alıkoyar.

İnsanoğlu acelecidir; şeytan da aceleci insanı severmiş, hata edip günaha girsin diye. Özellikle trafikte çok acele ediyoruz. Gençlerimiz hız delisi oldu. Bir anlık dalgınlık bakın nelere mal oluyor. Oysa sabır ve sükûnet her türlü belayı engelleyecek bir harekettir.

Günümüzde aşırı hıza bağlı kazalar arttı. Özellikle ölümlü kazaların sebebi aşırı hız olmaya başladı. "Acele eden ecele gider" sözü de galiba bunun için söylenmiş bir sözdür. Aşırı hıza bir de öfke ve kin eklenecek olursa, sonuç Allah korusun felakete dönüşür. Kavga ve adam öldürmelerinin sonucu da öfke, kin ve hırs olayıdır. Trafikte "Aşırı hız ölümdür!" diye bir sloganımız vardır. Bu rastgele söylenmiş bir söz değildir.

Acelecilik ve öfkeye bağlı olarak başlayan yol verme kavgaları maalesef çok acı neticeler doğuruyor: Yaralama, hakaret, gönül kırma ve adam öldürmeye kadar gidiyor. Bu da kini, öfkeyi ve düşmanlığı körüklüyor. Hiç yok yere gönül kırıyor, düşman kazanıyoruz.

Yol devletin, onu kullanmak da herkesin hakkı: "Yol benimdi" demek bizi kurtarmıyor. Kırıp döktükten, düşman kazandıktan sonra yol senin olsa ne yazar, olmasa ne yazar? Kalpler kırılmış, gönüller yıkılmıştır.

Oysa sabır her şeyin ilacıdır. Sabırlı olmak, öfkeyi yenmek, aşırı hız ve telaş yapmamak pek çok gadayı, belayı def eder. Kişiye mutluluk verir. İşini son dakikaya bırakmamak, sakin olmak, karşısındakine saygılı davranmak insan ve kardeş olmanın gereğidir.

Yanlışı yanlışla telafi edemezsiniz. Amacımız gönül kazanmak ve Allah’a kul olmaksa, bunu kalp kırarak değil, gönülleri kazanarak yapabiliriz. Bizi yaratan Mevla da bunu istiyor bizden: Kalp kırmamak ve kardeşçe yaşamak.

Her konuda sabırlı olmak, öfkemizi yenmek, sağduyu sahibi olmak, kardeşçe kucaklaşıp dost kazanmak varken ne diye gönül kıracağız ve kul hakkına gireceğiz? Yüce Mevlamız ne buyuruyor: "Kul hakkı ile huzura gelmeyiniz; hakkına girdiğiniz kişi ile helalleşiniz," buyuruyor. Biz ne yapıyoruz? Eften-püften meselelerden kardeşimizin gönlünü kırıyor, düşman kazanıyoruz.

Trafikteki bu kavgalar, komşular arasındaki basit çekişmeler, yol verme tartışmaları bizi bizden koparıyor ve şeytana dost kazandırıyor. Üç günlük dünya buna değer mi, onu da varın siz söyleyin.