Ülkemize kin, nefret ve intikam tohumu ekenler muhakkak ki bir hesabın peşindeler: Bu ülkeyi zayıflatmak ve kaleyi içerden yıkmak. Bu durum bir fitne yarışına dönüşmüştür. Fitne, fesat ve hainlik üretenlerin elinde bu zihniyet, bu çaba, insanları kardeşlik duygusundan uzaklaştırıyor.
Türk Milletine karşı başlatılmış olan bu ihanet tuzağı gizli ve açık yollarla servis ediliyor. Tüm kutsal değerlerimiz ayaklar altına alınıyor. Dikkat edin, dini değerlerimiz dahi tartışılıyor; din adamlarımız itibarsızlaştırılıyor. Fitne ve fesat üretilip içimize kin ve düşmanlık tohumları ekiliyor. Türk’e düşman, devlete düşman rezil piyonlar devrede…
Ülkemize ve kardeşliğimize yönelik bu hadiseler, kardeşliğimizi yıkmayı ve bizi birbirimize düşman etmeyi amaçlıyor. Yıkılmak istenen hedefteki son umut, son kale Türkiye Cumhuriyeti'dir. Bu fitneyi çıkaranlar bizden değildir. Bunların Türklüğü de Müslümanlığı da tartışılır. Amaçları, ülkemizi Irak ve Suriye gibi haince bir tuzağın içine çekmektir. Bunlar Türkiye ve Türk Milleti düşmanı bozgunculardır. Biz bu oyuna gelirsek, ne ülke kalır, ne vatan, ne de din-iman…
Piyonlar sürekli virüs üretiyor; bu virüsler bilgisayarımızı, harddiskimizi, beynimizi ve düşüncelerimizi ifsat edip kirletiyor, milli ve manevi değerlerimizi yok etmeye ve çökertmeye çalışıyor. Televizyonlar, basın, sosyal medya hep bir ağızdan fitne ve fesat üretmeye devam ediyor. Belli ki bu milletle bir davaları, bir hesapları var… Kimsenin siyasetine karışmayız ama siyaset bölücülük değildir; siyaset ülkeyi yönetme sanatıdır.
Türk ve Müslüman düşmanı hainler bizi birbirimize düşürmek istemediler mi, her yolu ve yöntemi denemediler mi? Unutmayınız ki çıkacak bir fitne ateşi hepimizi etkiler ve ülkemizi yangın yerine çevirir. Sinsi bir plan, sinsi bir oyun sürekli tekrar ediliyor; her yol, her yöntem deneniyor. Bakın, millet birbiriyle sokakta kavga ediyor. Neden mi? Onu bunu savunma adına… Bırakın, onlar kendilerini savunsun; biz onların avukatı değiliz.
Vatansever insanlara düşen görev, kardeşliğimize sahip çıkmak; bayrağımıza, milletimize, devletimize ve imanımıza dört elle sarılmaktır. Kardeşliğimizi bozmak isteyenlere fırsat vermemek ve onların oyununa gelmemektir. İşin özeti bu değil mi dostlar? Siyaset, tarafların birbirine düşman olması mıdır? Söyleyin Allah aşkına!
Bizler kardeşiz; aynı soydan, aynı kandan, aynı boydan gelen ikiz kardeşleriz! Alevi’si, Sünni’si; Laz’ı, Kürdü, Çerkez’i ve Türk’üyle sırt sırta, omuz omuza vererek asırlarca bir ve beraber yaşamışız.
Yunus Emrelerin, Hacı Bektaş-ı Velilerin, Ahmet Yesevilerin, Mevlanaların, Dede Korkutların torunlarıyız. Sadece Türk dünyasının değil, tüm insanlığın umudu ve yol göstericisi olarak kutlu yolculuğuna devam edeceğiz inşallah.
Türklük şuuru ve insanlık onuru ayağa kalkacak, İslam dünyası da bizim sesimize uyanacaktır. Bırakın, onlar kendi kavgalarını kendileri versin. Bizim görevimiz, sağduyu sahipleri olarak kardeşçe kucaklaşmak; ülkeyi şeref ve şahsiyetiyle yönetecek insanları seçip göreve getirmektir. Bu da sandıkta kendini gösterir. Gerisi hikâye… Yalana, dolana, ülke düşmanlarına inanmayız ve bölücülüğe alkış tutmayız.