Monşer: Evet evet yanlış duymadınız bir partide ben kurayım diyorum. Her önüne gelen bir siyasi parti kuruyor etrafına birtakım insanları topluyor çıkıyor sahneye.

Benim onlardan neyim eksik. Benim de bir partim olsun istiyorum.

Odgurmuş: Ne partisi yahu sizler de bir alemsiniz. Parti kura kura ülkede parti enflasyonunun yükselmesi için büyük büyük katkılar sağlıyorsunuz. Bravo size. Gerçi ben sizlerden çok memnunum ama! Neticede bölünüp bölünüp yok oluşa doğru gidersiniz.

Monşer: Ne memnuniyeti anlamadım ama, siz yoksa beni beğenmediniz mi? Benim kuracağım partide bütün “En”leri bir araya getireceğim.

Odgurmuş: Ne “En”i anlamadım. Hangi enleri bir araya getireceksiniz?

Monşer: Mesela benim kuracağım parti; en Kemalist, en Atatürkçü, en ulusalcı, en laik, en milliyetçi, en millici, en ülkücü, en batıcı, en çağdaş bir parti olacak. Hatta en DİB düşmanı, en Arap düşmanı, en Araplaşma düşmanı, en sağcı, en solcu, en liberal, en özgürlükçü, en dünyaya açık, en muhalif, en her şeye karşı, en eksik gedik arayan bir parti olacak.

Odgurmuş: Güldürmeyin beni. Siz parti mi kurmak istiyorsunuz yoksa aşure çorbası mı yapıyorsunuz. Bu kadar beş benzemez fikri bir araya getireceksiniz de ne olacak. Bir zamanlar 12 Eylül 1980 askeri darbesinin ardından iktidara gelen T. Özal’da sizinkine benzer bir yol izlemişti ve hatta bir süre başarılı da olmuştu. İki elini kafasının üzerinde birleştirerek 4 eğilimi temsil ediyor ve bu 4 benzemezi bir araya getiriyorum demek istemişti. Nitekim bu düşünce ve iddialarla iktidar olmuş ardından kendisi Cumhurbaşkanı olmuştur. Özal Cumhurbaşkanlığı makamına geçince parti eski gücünü koruyamamış parti içinden birtakım milletvekilleri genel başkanlık makamına aday olmuşlardı. Neticede Anap bugün itibariyle varlığı ile yokluğu pek fark edilmeyen bir parti haline geldi.

Monşer: Beeeennn. Onlara benzemem. Ben bambaşka idealleri olan bir insanım. Ben ülkede bulunan insanların sağcı, solcu, ülkücü, İslamcı vs. vs. fark etmeden hepsini temsil edecek bir yapı oluşturacağım.

Odgurmuş: Sizin gibi düşünen ve enaniyetleri tavan yapan neredeyse 10 kadar parti kuruldu. Her birinin de lideri adeta “En iyi fikirler bende o halde beni destekleyin” der gibidir. Bu 5-10 benzemezlerin her biri de sahne alırlarken en milliyetçi parti benim partim, en Türkçü parti benim partim, en vatansever parti benim partim, en laik parti benim partim, en çağdaş parti benim partim, en ulusalcı parti benim partim, en Kemalist parti benim partim, en Atatürkçü parti benim partim diye yola çıkmışlardı. Ama şimdi görüyoruz ki bunların milliyetçilikle, ulusalcılık vs. pek alakaları yok. Bunlara bazı Marksist kanallardan başka kimse itibar etmiyor.

Monşer: Dedim ya ben onlara benzemem ben gökkuşağı gibi bütün renkleri bünyemde toplayıp aynı çatı altına alacağım. Partim renklerini de gökkuşağından alacak. Tüm bu bahsettiğin oluşumlar veya oluşturulanların tamamı gök kuşağımızın altında toplanacaklar. Göreceksiniz büyük bir enerji ve sinerji meydana getirecek ve pek bir varlık göstermeyen hapishaneden idare edilen ve birbirlerini ihbar ede ede yoluna devam eden muhalefet partisinin de yerini alacağım.

Odgurmuş: Öyle partiler gelecek, benim çatım altında toplanacak, hepsi ile birlikte olacağım gibi laflar aslı astarı olmayan laflardır. Bu partilerin aşağı yukarı hepsi de MHP’den doğmadılar mı? Doğdular. Her biri geldikleri partiyi ve partinin liderini eleştirerek ayrılıp partiler kurmadılar mı? Kurdular. İlk ayrılıp giden ve parti kuranların partileri de bölündü bölündü, her biri birbirinin içinden çıkmadı mı? Çıktı. Eee netice nedir? Hiçbir şekilde yeni bir şey söylemeyen bu partiler ve liderlerle nereye kadar gidilir bunu ancak Allah bilir.

Bu partilerin ve yine bu parti taraftarlarının en büyük özelliği eski geldikleri yerleri eleştirmekten başka ne gibi bir görüş ve düşünceleri var. Boşanıp ikinci kez evlendiği halde eski eşini dilinden düşürmeyenler gibiler. Madem evinizi terk ettiniz boşandınız o halde yeni yerinizi güzelleştirmek için çaba sarf ediniz. Orada mutlu olun. Ama ne gezer yerlerinde duramıyorlar. Bir şeyler üretmek yârine sürekli her konuya eleştiri getirmekten geri kalmıyorlar. Hatta biri birilerini dahi eleştiriyorlar. Bakalım görelim neler olacak.

Monşer: Eski yerimiz hakkında uzun uzadıya eleştiriler getirdiğimiz doğrudur. Fakat onlar da rahat durmuyorlar. Yok açılım, yok terörsüz Türkiye vs. gibi uçuk kaçık şeyler yapıyorlar ve dolayısı ile bizim de damarımıza basıyorlar.

Odgurmuş: Öylesine her konuya muhalefet ederek, Sol’a yağ çekerek onlara hak vererek, sol ile dirsek temasına girerek ne başarı elde edilir ne de iktidara gelinir. Türk milletini hiçbir şey bilmez sanmayın.

Ne kadar “En” toplarsanız toplayınız hiç birşey ifade etmiyor. Bunu bilesiniz.