Duygularımız, yaşamımızın her anını şekillendiren en etkili görünmez güçlerimizdir. Neşe, mutluluk, huzur, kaygı, acı, öfke, nefret gibi hisler; sadece ruhumuzu değil, bedenimizi, ilişkilerimizi, hayatımızı ve yaşamımızı da doğrudan etkiler. Masum bir düşünceyle başlayan içsel yolculuk, zamanla güçlü bir duyguya bürünür ve duygularımız da davranışlarımızı yönlendirir. Kalbimizle hissettiğimiz her şey, ruhumuzun bize fısıldadığı bir mesajdır.
Duygular, yalnızca zihinsel tepkiler değil; aynı zamanda ruhsal varlığımızın da titreşimleridir. Olumlu duygular, yaşam enerjimizi yükseltir, zihnimizi açar, yaratıcı düşünmeyi inanılmaz şekilde destekler. Sevgi, şefkat, minnettarlık gibi yüksek titreşimli duygular;
auramızı güçlendirir, çakralarımızı dengeler ve evrensel yaşam enerjisiyle uyum içinde olmamıza katkı sağlar.
Pozitif insanların enerjisi o kadar yüksek ve güzeldir ki, her alanda fark edilirler. Huzurlu ve neşeli bir zihin size harikalar diyarının kapılarını açar, sonsuz büyüleyici hayaller kurmanıza izin verir. Çünkü mutluyken imkânsız diye bir şey yoktur.
Sen mutluysan her şey zihnine göre kolay, mümkün ve ulaşılabilirdir.
Sınır koymak aklının ucundan bile geçmez. Mutlu bir insana evren bile kapılarını sonuna kadar açıp bekler ve o kişi farkında olmadan o kapıdan geçmenin bir yolunu bulur. Tam o anda hayalin gerçeğin olmuştur. Unutmayalım ki her gerçek, bir hayalle başlar.
Bastırılmış ya da beslenmiş negatif duygular; stres, kaygı ve hastalıkların altyapısını oluşturur. Yavaş yavaş ve içten büyüyerek hayatınızın merkezine oturur. Bir duyguyu bastırmak değil, onun kökenine inip şifalandırmak gerekir. Yoksa bu duygu hayatınızın öyle bir parçası olur ki, gün içinde o negatif duyguyu deneyimlemeden yaşayamaz hâle gelirsiniz. İstemeseniz de kendinizi o negatif deneyimin içine sokmanın bir yolunu bulursunuz. Çünkü duygular da biz insanlarda bağımlılık yaratır. Ancak bu duygular düşman olarak değil; dönüştürülmek, fark edilmek ve sevgiyle kucaklanmak için varlardır. Onlar, ruhumuzdan bedenimize gönderilen en güzel habercilerdir.
Onları anlamak, kendimizi anlamaktır. Farkındalık; duygularla savaşmayı değil, onları anlamayı ve içsel ışığa dönüştürmeyi öğretir. İçindeki alışık olduğun bu duyguyu beslemeye devam etmektense, dönüştürmenin bir yolunu bulmalısın.
Buna göre geleceğimiz için en uygun rotayı oluşturabilirsin. Biz vazgeçmediğimiz sürece her zaman bir yolu vardır. Duygusal farkındalık; bizi hem daha güçlü hem de daha sağlıklı bireyler hâline getirir. Ruh ve beden sağlığını korumanın en etkili yolu, duygularımızı anlayıp elimizden gelen her şeyin en iyisini yapmaktır. Unutmayalım, duygular düşman değil, yol göstericidir. Kalbimizle hissettiğimiz her şey, ruhumuzun bize fısıldadığı bir mesajdır.