İnsanın yaptığı işinin bir sorumluluğu ve ahlakı olmalı! Rızık kazanıyoruz, iş yapıyoruz, hayatı çalışarak devam ettiriyoruz. Doğru olan da bu: alın terinin ekmeğini yemek! Toplumsal bir ahlak çerçevesinde hizmet üretiyoruz, Üretmek istiyoruz, evimize çoluk çocuğumuza ekmek götürmeyi amaç ediniyoruz. Çünkü Cenab’ı Allah bunu emrediyor. Ekmeğini çalışarak helal yoldan kazanmak.

İşini insan gibi yapmak, hizmete emeğini, ALIN terini bulaştırmak ve “HELAL” damgasını vurmak bizim elimizde olmalı; öyle değil mi? Ne iş yaparsak yapalım, dürüst ve hilesiz yapmakla sorumluyuz, vebal altındayız. Bunu ben istiyor değilim Cenab’ı Allah emrediyor.

İnsanlarımızda iş ve meslek ahlakı konusunda sıkıntılar var. Yapılan işe emek ve alın teri dökmekten kazanmanın peşinde olan çok insanımız var. Ne hikmetse sağlam ve kaliteli iş yapmaktan kaçınıyoruz. Yaptığımız işi önce kendimiz beğenmeliyiz! O işe emek ve alın terimiz sinmeli. Ve hakkımız olana talep etmeliyiz. Yaptığımız işten insanlar razı olmalı: Allah Razı olsun diye de bize dua etmeli. Ne dersiniz?

Nerde ise şöyle bir anlayış var. “ Bu adam yaptığımı işten anlamaz, karşılığının ne olduğunu da bilmez. Ben rast gele yapayım dolgun ücretimi alayım o ne yaparsa yapsın!” Bu anlayış bizim anlayışımız değildir. Bu anlayış bir kısım insanımızda var. Hatta çoğunluğunda var. İşimi dürüst yapayım kaliteli yapayım hem müşteri beğensin hem de Rabbim razı olsun diyenimiz az. Diyorum ki yaptığımız işten hem halk hem de Hak razı olmalı ne dersiniz?

Adam işi yanınızda yapmıyor; sizi gönderiyor bildiği gibi yapıyor. Kısa zamanda yapıp çok büyük emek vermiş gibi gösteriyor ve yüklü bir ücret talep ediyor. İş içimize sinmiyor, kerhen parasını ödüyorsunuz, pahalı geliyor huzursuz oluyorsunuz. Çünkü yapılan işi emeği görmediniz.
Bunun gibi Örnekler çoğaldı, çoğaltmak da mümkün. Yapılan iş hem içinize sinmiyor hem de yüklü bir para ödüyorsunuz. İnsanlara olan güven duygunuz da kalmıyor.

Ne yazık ki hizmette Kalite yok, güler yüz yok, samimiyet yok ve müşteriyi memnun etme diye bir anlayış yok. Çoğu insanımızda İş - aş ve görev baştan savma. Helal ettirme diye, memnun bırakma diye bir dertleri de yok. Satıcı bazen diyor zaten: “Alırsan al, beğenmezsen beğenme, çok da umurumda değil!”.. Esnaflık ahlakı yok, iş ahlakı zayıf, müşteriyi memnun bırakma onun için amaç değil araç, parasını alsın yeter. umurlarında olan o anı kurtarsınlar tamam. Şimdi sormak lazım, helal kazanç bunun neresinde? İnsana hizmet ve görev ahlakı bunun neresinde?

İşiniz istediğiniz gibi yapılmıyor, yapılan işten memnun kalmıyorsunuz, üstüne üstelik bir de katmerli para ödüyorsunuz. Hatta bazen bir işi defalarca yaptırmak zorunda kalıyorsunuz. Yarım saatlik işe tam yevmiye alan zatlara parasını ödeyip, helal olsun diyemiyorsunuz.

İşimizi tam yapsak, emeğimizi alın terimizi katsak, müşteriyi memnun ve mutlu etsek, görevimizi hizmet ahlakı ile yerine getirip:"Hakkım helal olsun!, Alın terine emeğine sağlık!" Dedirebilsek daha güzel olmaz mı? Harika olur değil mi? İşi yapamayacağımızı beyan etsek, işi ehline havale etsek, ALIN teri döküp helal ettirsek kim kazançlı çıkar? Herkes, hem alıcı hem de satıcı. Hem de Allah da memnun kalır, Sen de evine- çocuklarına helal ekmek götürmüş olursun. Bir de dost kazanırsın!

Hepsinden önemlisi şu: Yaptığımız işi helal ettirmek , dürüst iş yapmak ve hizmet Aşkın'ı yerine getirmek adına çalışırsak, hem para kazınırız, hem dost kazanırız hem de Ahiretimizi kazanırız, sizce de öyle değil mi?

Biz ne yapıyoruz, günü kurtarıyoruz. Helalı- haramı düşünmüyoruz. Kalite- güven ve memnun etme duygusunu hiç hesaba katmıyoruz. Yani satan memnun ama alan memnun değil! Kalite Kontrolü yok, hizmet esas değil, müşteri memnuniyetinin önemi yok...Gününü kurtaran kaptan? O günü kurtarırsınız ama, yarını ve yerin altını kurtaracağınızı sanmıyorum!....Sizce de öyle değil mi dostlar?