(Geçen haftadan devam.)
Odgurmuş: Sayın her şeye ve her duruma karşı olan ve her durumdan bir bit yeniği arayan Monşer.
Geçen haftaki yazımızda sizler gibi Yozgat’a havaalanı gereklimi, ne gerek var diyenlerle hasbihal etmiştik ve Havaalanının Yozgat’a katma değer olarak neler katabileceğini konuşmuştuk.
Bilindiği gibi her konuda bir yeniği arayan sizin gibi Monşerler havaalanı içinde bit yenikleri bulmuştunuz.
Bugün de havaalanı değil ama benzer bir konu üzerinde duralım.
Monşer: Yine neler söyleyecek, yine nelerin faydalı olduğundan bahsedeceksiniz? Şunu unutmayın, siz ne derseniz deyiniz ben her birine karşıyım. Baştan belirteyim. Çok ileri giderseniz sizi damgalarım ha!
Odgurmuş: Elinizce bir damga bir yafta hemen yapıştırırsınız biliyorum.
Ama dur bir dakika. Şimdi biraz da şu şehrimizden geçen hızlı tren konusu üzerinde duralım ha ne dersiniz?
Bakın şimdi hatırladım: Ya! Siz hızlı tren’e de karşıydınız değil mi? Evet evet karşıydınız. Yollar yapılırken dağlar delinirken, köprüler dikilirken hep itiraz etmiştiniz. Olmaz demiştiniz. Tren Yozgat’a gelmez demiştiniz. Sonra o trene kim binecek demiştiniz, bilet parası yüksek olur demiştiniz.
Monşer: Evet dedim ne olacak. Bilet parası pahalı. Hem o tren neden Divanlı köyünden geçti. Yozgat’ın içine kıran mı girdi de taa o tepelerin ardına götürdüler.
Odgurmuş: Siz var ya siz. Çok ileri görüşlüsünüz. Hızlı Yozgat’a gelmedi. (Tabi Divanlı köyüne geldi) o trene kimse binmedi. Tren istasyonu Divanlı köyünde olduğu için Yozgat’lı üşendi trene binmedi. Tren boş gidip geliyormuş. Trene sadece Sivaslılar biniyormuş. Onlar da Sivas-Ankara arası çok izdiham yapıyorlarmış. Bu Sivaslılar da “görmemişin çocuğu olmuş ya” o misal ne treni dolduruyorsunuz. Bak biz Yozgatlılara, o trene binmiyoruz. İnat da bir murat da bir. Binmiyoruz işte. Hatta o tren de hızlı mı değil mi belli değil ya. Yarın havaalanı da öyle olur. Orası uzak oraya kimse gitmez(!) değil mi? Nasıl aklınızı okudum değil mi?
Monşer:Siz benimle dalga mı geçiyorsunuz? Tren boşmuş da Divanlı köyü uzakmış da yok bilmem neymiş de.
Odgurmuş: Saayın Monşer; eğer mutlu olacaksanız. Desenize: “Ben görmüyorum, binmiyorum o halde hızlı tren miren de yok” Böylece daha da rahatlarsınız. Olmayan şeye de zaten binemezsiniz.
Aslında sizi anlamıyorum, insan; olan yapılan bir işe yapılacak bir işe karşı olur mu? Bir insanın yapılan işlere karşı olması için ya kafayı sıyırmış olması ya da Marksist-sol’ dan geçen eleştiri hastalığına yakalanmış olması lazım. Siz bunların hangisine giriyorsunuz.
Monşer: Ben hiçbir yere girmem. Ben, ulusalcı, çağdaş, Kemalist, devlete de millete de hükümete de orduya da ekonomiye de savaşlara da karşı olan batıcı ve laik bir insanım. Daha da soracak olursanız eskiden ülkücülerin yanından çevresinden geçmişliğim de vardır.
Odgurmuş: İzahata gerek yok biz sizin ne menem bir şey olduğunuzu biliyoruz. Bindiği tren en az 3 vagon değiştirenlerdensiniz.
Monşer:Siz ne derseniz deyiniz. Hızlı tren Yozgat için çok büyük bir yatırım ve çok lüks bir harcamadır. Onun yerine kaç tane okul yapılırdı biliyor musunuz?
Trene ne gerek var. İnsanlar Otobüslerle gitsin daha olmadı at arabasıyla gitsinler.
Ayrıca bu hızlı tren konusu var ya o başlayınca bizim otobüs firmaları ne yapacak ne yiyecek mısır koçanı mı yesinler? Bu hızlı tren otobüs firmalarını batırma eyleminden başka bir şey de değildir. Şu kadarı düşünemiyorlar.
Odgurmuş: Öyle dereden tepeden kaynananızın bohçasından misaller bulmanıza gerek yok. Hızlı tren gelmiştir ve Yozgat ve Yozgatlılara hizmet etmektedir. Ankara’ dan binenler en geç bir saat içinde Yozgat’ta oluyorlar. Yozgatlı bu durumdan memnun ama bir sizi memnun etmek mümkün olmuyor.
--
Monşer: Biraz sağcı, biraz solcu, biraz laik, biraz Kemalist, biraz ulusalcı, biraz CHP’li, biraz 1970’li yıllar Ülkücüsü, biraz kendini beğenmiş, ama her halükârda içinde yaşadığı milletini geri ve sürü olarak gören hayali bir şahsiyet.
Odgurmuş: Kadim devlet kitabımız “Kutadgu Bilig” de geçen 4 şahıstan “ayıkmış, uyanmış, kanaat” manasına gelen şahsiyet.
Yozgat konusuna devam edeceğiz