Millî Mücadele’nin sarıklı mücahitlerinden Müftü Hasan Hilmi Efendi, çevresinde Demli Molla diye meşhur, alim, şair ve bahadır bir zattır. Bu kubbede bir hoş sadâ bırakmış ve her dem canlı hatırası ile milletin hafızasında silinmez yere sahip kâmil bir insandır.Hasan Efendi, Sorgun’a tâbi Ahmetfakılı Köyü’nde 1887’de dünyaya gelir. İlme ve irfana meraklı bir zat olan İsmail Hakkı Efendi’nin oğludur.Hasan Efendi’nin tahsili babası tarafından Yozgat’taki medreselerde başlatılır. Bir zaman sonra da Kayseri’ye nakledilerek eski tabirle ikmâl-i nüsah eyler ve icazet alır.Sonrasında ise ilim, irfan, edebiyat, şiir, sohbet ve muhabbetle geçecek bir hayat başlamış olur.Hasan Efendi, Dârü’l-Hilâfe Medresesi Farsça Müderrisi olarak ders okutur.Müftülüğe tayin edildikten sonra Sorgun, Polatlı, Kars ve Eskişehir Müftülükleri yapar.Hasan Efendi, Birinci Cihan Harbi’nde İhtiyat Zabiti olarak Mülâzım-ı Evvel rütbesiyle cephelerde kahramanlıklar göstermiş, hayretengiz bir gayretle çarpışmış bir gâzîdir!Millî Mücadele’nin başlaması ile birlikte, Hasan Efendi’nin hizmetleri çok daha büyük olur.Cephede ve cephe gerisinde pek çok beldede Millî Mücadele için etkili vaaz ve şiirleri ile dikkat çeker. Vaazları ve şiirleri çoğaltılarak cephelerde ve Anadolu’nun pek çok yerinde icabında ikna ve yerine göre de ahalîye kuvve-i maneviye için dağıtılır ve bu iş büyük fayda sağlar. Yozgat, Çorum, Amasya, Tokat ve Sivas’a gönderilen irşad ve nasihat heyetleri arasında bilhassa temayüz eder. Onun nasihatleri sayesinde gönüller başka bir coşku içinde kalır.Ankara Fetvası’nın tasdiki dahil, Millî Mücadele uğruna gösterdikleri gayretle temayüz etmiş Yozgat uleması gibi, Hasan Efendi de, üzerine düşeni ziyadesiyle yapar ve “kurtuluşun ve kuruluşun manevî mimarları”ndan olur.Hele Hasan Efendi’nin bir şiirinin Garp Cephesi’nde aziz Mehmedçiğin dilinden düşmediğini ve kuvve-i maneviyyeyi tahkim etmek için tertip edilen müsamerelerde makamla okunduğunu bilmekteyiz ki, bu husus hatıralarda bilhassa ifade edilmektedir.Söz, artık sahibi Müftü Hasan Efendi’nindir:Bonsuvar VenizelosNerede kaldı PatnosGözlerin aydın olsunDenize düştü AftosAnkara’yı tuttun muYoksa hapı yuttun muSakarya’da yediğinDayağı unuttun muTürk’ün elinde martinDuramaz Yohan ArtinPalikarya mahvolduKör olasın KonstantinAnkara’yı tuttun muYoksa hapı yuttun muSakarya’da yediğinDayağı unuttun muBen hürüm hür yaşarımNice engel aşarımTürk’e zincir vuracakKafalara şaşarımAnkara’yı tuttun muYoksa hapı yuttun muSakarya’da yediğinDayağı unuttun muBoğazı tuttu TürklerHeci Anesti ürkerSizi faka düşürenDostunuz kikiriklerAnkara’yı tuttun muYoksa hapı yuttun muSakarya’da yediğinDayağı unuttun muKikiriğe aldandınOnun aşkına yandınAnadolu genciniBütün öldü mü sandınAnkara’yı tuttun muYoksa hapı yuttun muSakarya’da yediğinDayağı unuttun muSanma eli bağlıyımKılıç gibi zağlıyımDedeni çifte koşanBüyük Türk’ün oğluyumAnkara’yı tuttun muYoksa hapı yuttun muSakarya’da yediğinDayağı unuttun muLord Curzon’un yas günüAcıyı ihsas günüVenizelos nerdesinYunan’ın iflas günüAnkara’yı tuttun muYoksa hapı yuttun muSakarya’da yediğinDayağı unuttun muYetiş ey medeniyetYunan’ı sardı illetYaşasın büyük milletKabul etmedi zilletAnkara’yı tuttun muYoksa hapı yuttun muSakarya’da yediğinDayağı unuttun muGâzî Müftü Hasan Hilmi Coşkun, hoş sohbet ve nüktedan bir zat olarak hatırlanır ve hayırla yâd edilir.Ona ait bir hatıra hatm-i kelâm olsun…Hasan Efendi birgün, Eyüp Sabri Hayırlıoğlu’nu Diyanet İşleri Reisi iken ziyarete gider. Ne hikmetse Kalem-i Mahsusa yani Özel Kalem Müdürlüğü’nde bir hayli bekletilir. Özel Kalem Müdürü: “İçeride misafir var, çıksın da alalım.” diye bir türlü içeri geldiğini haber vermemektedir.İyice sıkılan Hasan Efendi bir not yazar ve: “Evlâdım, bu kağıdı götür içeri ver, evvelâ kimin geldiğini bilsin, ondan sonra içeriden söylensin bekleyip beklemeyeceğim.” der son çare.Neyse, yazılan not içeri gider, gitmesiyle birlikte içeriden derhâl davet gelir ve içeri alınır. Diyanet İşleri Reisi, gün görmüş umur görmüş aziz misafirini bin türlü iltifatlarla kapıda karşılar.Eyüp Sabri Hayırlıoğlu’nu ziyadesiyle memnun eden notta şunlar yazılıdır:Kalemi durgunKafası yorgunMüftî-i SorgunHasan CoşkunAlim ve fazıl Müftü Hasan Hilmi Efendi, şan ve şerefle geçen bir hayatı geride bırakarak 20 Ocak 1965’de Eskişehir’de Rahmet-i Rahman’a uğurlanır. Ebedî istirahatgâhı Eskişehir’dedir.