Olmadık yerlerle, olmadık zamanlarla, olmadık olaylarla ilgilendirerek olmadık bağlantılar kurarak insanların kafasında soru işaretleri uyandırırlar.
Olmamış işleri olmuş gibi, verilmemiş beyanatları verilmiş gibi, gidilmemiş yerleri gidilmiş gibi, söylenmemiş sözleri söylenmiş gibi göstermekte çok mahirdirler inanç ve ahlak kaygıları olmadığı için böyle yapmaktan da hiçbir beis görmezler. Bu gibi şeyleri aslına astarına bakmadan, doğruluğunu eğriliğini tahkik etmeden yayınlarlar, aradan zaman geçer yine yayınlarlar.
Herhangi bir beyanatı, karalamak istediği insanın davranışına uyuyorsa o beyanatı eski de olsa zamanı geçmiş de olsa kullanırlar. Muarızlarını yıpratırlar.
Başka ülkelerde olmuş olayları, içerdeki benzerlerine uyuyorsa çağrışım yaptırmak amacıyla onları da manşetlere taşırlar, o ülkelerden, politikacılardan misaller getirerek ülke içindeki olayın vahametini kendilerince ortaya koymuş, sergilemiş olurlar. Ve bunu, ısrarla sürdürürler.
Durumun böyle olduğunu bilerek olaylara bakmak ve ona göre yorumlamak gerekir.
Solun abartma ve büyütme taktiği hep böyle işler. Öyle bir an gelir ki siz de inanırsınız.
Fakat şöyle de garip bir durum var, onu da söylemeden geçemeyeceğim:
Klasik, mantığa göre her şey eleştirmeye değer bir şeydir. Bu bir hastalıktır. Fakat ne yazık ki ve maalesef bu bulaşıcı eleştiri hastalığını sol guruplar çevreye de bulaştırmış görünüyorlar.
Kendilerini Milliyetçi olarak gören ya da ifade eden pek çok insan solun bu hastalığına yakalanmışlar ve onlarda hadsiz hudutsuz bir eleştirir gayyasına girmiş görünüyorlar.
Bana göre işin bu tarafı çok yanlış. Milli değerlere önem veren bir insanın, sol guruplar gibi her şeyi ve her durumu eleştirmesi yakışık almıyor.