Hâsıl-ı kelâm “Hicret”; Hakk’a inanç ve teslîmiyetin, kul olma şuurundaki samîmiyetin, ferâgat ve fedâkârlıktaki fazîletin, tarihin hiç görmediği ve göremeyeceği inanç birliği ufkundaki uhuvvetin, karanlığı nûra tebdîl etmedeki gayret ve izzetin oluşturduğu değerler manzûmesinden meydana gelen ve insanlığı îman çağına ulaştıran “Gül” yüzlü bir medeniyettir.
Ve Allah Resûlü(s.a.v.)’nün Hicreti’nin;
hem insanlık, hem de İslâm tarihi açısından bir dönüm noktası olduğunu, emsâli olmayan bir mânâ, hikmet, keyfiyet ve ehemmiyet arzettiğini çok iyi bilen Hz. Ömer (r.a.) Efendimiz; kendi hilâfet döneminde bu kutlu yolculuğun ‘resmî bir takvim ve yeni bir tarihin başlangıcı’* olarak kabûl edilmesini sağlamış; Müslümanlar da İslâm’ın ikinci halîfesinden îtibâren “Hicret”i ümmet-i Muhammed için yeni bir mîlat olarak görmüş ve o günden bugüne de “Hicrî Takvim” kullanılmaya başlanmıştır.
Bu duygu ve düşüncelerle; Hicrî
1447. senesinin ve Muharrem-i Şerîf’in cümlemizi Rızâ-yı Bârî’ye erdirecek amellere ev sahipliği yapması duâ ve niyâzıyla Hicrî yılbaşınızı tebrik ediyor; Ehl-i Beyt-i Mustafâ aşkından feyz alan hayırlı ve bereketli bir yıl diliyorum.