Rusya birtakım bahaneler ileri sürerek Ukrayna’ya asker çıkardı, bir savaş başlattı.
Putin Ukrayna’da bulunan Rus azınlığı bahane ediyor.
2014 yılında Kırım ve Sivastopol işgalinde de oralarda bulunan Rus azınlıkları bahane etmişti.
Şimdi ise Ukrayna’nın doğusunda bulunan iki vilayette Rus azınlıklara bağımsızlık ilan ettirdi.
Ukrayna ise toprak bütünlüğünü ileri sürerek bağımsızlık ilan ettirilen bu iki vilayeti tanımayacağını belirtmesi üzerine Putin Ukrayna’nın doğusuna yığınak yapmaya başladı.
Putin 2008’de de Abhazya ve Osetya bölgelerine de bağımsızlık ilan ettirerek Gürcistan’a da saldırma için bahanesini hazırlamıştı.
Demek ki neymiş; gücü elinde bulunduran ülkeler istediği takdirde istediği bahaneyi üreterek istediği ülkeye saldırıyor, tahrip ediyor, işgal ediyor, masum insanların ölmelerine sebep olabiliyorlar.
Onaylıyor muyuz? Asla onaylamıyoruz.
Elinde bulunan en modern silahlarla güce dayanarak bir ülkeyi işgal etmek, masum insanların ölümüne sebep olmak, çocukların dahi etkilendiği bu durumu kabullenmemiz asla mümkün değildir.
Biz kendi tarihimizden biliriz ki; Savaş dahi olsa, düşman dahi olsa ihtiyarlara, kadınlara ve çocuklara kesinlikle dokunulmaz.
Mazluma el kaldırılmaz.
Masum insanlar hem korunur hem de güvende olurlardı.
Bizim savaşımız her zaman zalimlere karşı olmuştur.
En güçlü olduğumuz zamanlarda bile mazlumları düşünmüş ve dünyaya adalet dağıtma görevini üslenmiştik.
Çağ değişti, dünya değişti, medeniyet ilerledi, insanlar artık savaş istemiyor gibi sözler bugün itibariyle boşlukta kalmış birer slogandan öteye geçmemiştir.
Batı ilerlemiş, Batı gelişmiş, uzaya çıkmış, şehirlerini mamur hale getirmiş, teknolojiyi insanların hizmetine sunmuş.
Bütün bunlar doğrudur.
Fakat ne yazık ki Batı bu kadar gelişmişliğine, ilerlemişliğine, teknolojiyi insanların emrine sunmuş olmasına rağmen bir konuda pek de bir gelişme kaydedememiş olduğunu görüyoruz.
Şimdi dünyanın gözü önünde bir devlet, gücü elinde bulunduran Rusya tarafından işgal ediliyor.
Rusya’nın; silah teknolojileri, asker sayısı, balistik füzeleri bakımından asla birbiri ile kıyas kabul etmeyen Ukrayna’ya bir kâbus gibi çöktüğünü görüyoruz.
Rusya’nın bu cüretkâr adımı karşısında Batı ne yapıyor.
Batı kınamakla, demeç vermekle ve kapılarını açarak Ukraynalıları kabul ediyor.
Bunun dışında NATO müttefikleri çeşitli askeri destekler veriyorlar.
Hava savunma sistemleri, anti tank silahları ve buna benzer çeşitli askeri donanımlar veriyor.
Ancak NATO’dan yapılan açıklamada ise çatışmanın parçası olmayacaklarını, Ukrayna’ya asker göndermeyeceklerini belirtiyorlar.
NATO’nun bu yaklaşımı diğer Batı ülkeleri için de geçerli.
Yalnız bu durumdan şu anlaşılıyor.
Sanki Batı;
Ukrayna Rusya tarafından işgal edilsin, Rusya tamamen girsin, Ukrayna’da iç Rus askerine karşı direniş başlasın, biz de silahlarımızla Ukrayna’yı destekleyelim, savaş yıllarca sürsün, Rusya yıpransın, ekonomisi çöksün, petrol satamasın, gaz satamasın.
Rus iş adamları bir yerden bir yere para transferi yapamasın. İş adamlarının Batı’da alacakları varsa alamasın, ödemeleri varsa ödemelerini yapamasın.
Ve derken içerde birtakım karışıklıklar çıksın Rusya zayıflasın hesabı yapıyor olabilir.
Neticede Rusya.
Yıpranmış, yorulmuş, pörsümüş, otoritesi kırılmış, bir şekilde Abd’nin ve biraz da Batı’nın oyuncağı haline gelmiş bir Rusya’dan söz ediyorum.
Bu hesap tutar mı bilemem.
Fakat Batı’nın bu hesabı kısa süreli bir hesap gibi görünmüyor.
Ukrayna’nın direnişi 3-5 yılda bitecek gibi görünmüyor.
Belki savaş 10 yıla yayılacak, Rusya duruma hâkim olamayacak.
Bir durum daha var ki bugün bunu kimse dile getirmiyor.
Rusya hiç beklenmedik bir zamanda ve yerde başka bir ülkenin daha işgaline girişebilir.
Çünkü Ukrayna için ileri sürdüğü sebepler, Sovyet Rusya’dan ayrılan ve hala Rusya bünyesinde bulunan pek çok Cumhuriyette de varittir.