Bayram sonrası, içimizi ısıtan nice buluşmanın ardından, şimdi yeniden üretimin, gelişmenin ve yerelde kalkınmanın izini sürmeye devam ediyoruz. Bugün size, sadece bir yatırım hikâyesi değil, aynı zamanda bir memleket sevdasının, planlı bir kamu desteğiyle nasıl somut bir başarıya dönüştüğünü anlatmak istiyorum.
     Murat Alparslan… Yozgat’ın Sarıkaya ilçesinde dünyaya gelmiş, eğitimini Sakarya Üniversitesi'nde turizm alanında tamamlamış bir girişimci. Eğitimle kalmamış; Almanya’da yönetim eğitimi almış, Amerika ve Vietnam’da uluslararası turizm sektöründe çalışmış. Edindiği tüm birikimi memlekete döndürmek üzere yola çıkmış. Bu da öyle rastgele bir karar değil. 2017’de, “Ben bu ilçeye değer katmak istiyorum” diyerek Sarıkaya’ya dönüyor ve yıllardır zihninde şekillendirdiği otel projesi için kolları sıvıyor.
Bir Yatırımdan Fazlası
     Hazırladığı projeyi Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu’na (TKDK) sunuyor. Değerlendirme sonucu, proje toplam tutarının %65’ine denk gelen yaklaşık 500 bin avro hibe desteği alıyor. Ve bu sayede Sarıkaya’nın kalbinde, yalnızca bir otel değil; çok yönlü bir yaşam alanı yükseliyor. 
    25 odalı, 65 yatak kapasiteli otelin içinde restoran, açık ve kapalı düğün salonu, SPA merkezi, yüzme havuzu, buhar odası, sauna, Türk hamamı ve spor salonu gibi hizmetler yer alıyor. Kış aylarında 12, yaz döneminde ise 20 kişiye istihdam sağlıyor.
     Bunlar teknik detaylar gibi durabilir ama bir ilçede ekonomik döngüyü canlandıran, sosyal hareketliliği tetikleyen ve gençlerin "Ben de yapabilirim" demesine neden olan hamlelerdir bunlar. Bu yatırım sadece Murat Bey’in başarısı değil; aynı zamanda kamunun doğru yerde, doğru kişiye, doğru zamanda verdiği desteğin de ürünüdür.
    Denetimsiz Bir Destek, Kök Salmaz
Böylesi bir hikâyeyi sadece girişimcilik açısından değerlendirmek eksik olur. Çünkü kamu desteklerinin başarıya ulaşması, iyi bir fikirle olduğu kadar etkin bir denetimle mümkündür. TKDK gibi kurumlar yalnızca finansman sağlamaz; aynı zamanda rehberlik eder, süreci izler, yatırımın rotadan sapmasına engel olur. Denetim burada bir fren değil, yön tayin eden bir pusula gibidir. Eğer bu süreç iyi kurgulanmamış olsaydı, bu yatırım belki de bir fikir olarak kalacaktı.
    İşte tam da bu noktada, denetimin kalkınmadaki rolünü bir kez daha hatırlamamız gerekiyor. Denetim, sadece “ne kadar harcandı” yı değil, “nasıl harcandı, ne sonuç verdi, neye dönüştü” yü de sorgular. Bu anlayış yerleştiğinde, desteklenen her proje, büyüyen bir ekosisteme dönüşür.
Murat Alparslan’ın hikâyesi, bir kişinin hayalinin, yerel kalkınmaya nasıl katkı sağlayabileceğini gösteriyor. Ama aynı zamanda bizlere şunu da hatırlatıyor: Girişimcilik bireysel bir cesaret işidir, evet. 
   Ama o cesaretin başarıya ulaşması için kamunun güveni, toplumun desteği ve denetimin güvencesi şarttır.
    Yozgat’ın dört bir yanında bu tür umut veren girişimler filizleniyor. Ve ben de sizlerle, bu topraklardan çıkan her kıymetli çabanın hikâyesini paylaşmaya devam edeceğim.