Sevgili okurlar, geçtiğimiz hafta kazançlarımızı artırmanın yaratıcı yollarını konuştuk. Ek gelir elde etmek için neler yapılabileceğini tartıştık, ancak biliyorum ki çoğu zaman en büyük motivasyon, bu yolları deneyerek başarıya ulaşanların hikâyelerini dinlemekten gelir. Çünkü bazen bir kıvılcım, bir başkasının cesaretle attığı adımı görmekle ateşlenir. İşte tam da bu nedenle, bu hafta sizleri farklı sektörlerden, farklı yaş gruplarından ama ortak bir noktada buluşan insanların hikâyeleriyle tanıştırmak istiyorum. Onların başarısı, belki size de yeni bir yol açar.
Ankara’da yaşayan Eray Uğurelli’nin hikâyesi, aslında hepimizin hayatında karşılaşabileceği bir durumdan doğdu. Kızı dünyaya geldiğinde, emme problemi yaşayınca aile olarak büyük bir çaresizlik hissettiler.
Ancak bu çaresizlik, bir iş fikrine dönüştü. Emzirme danışmanlarına kolayca ulaşılmasını sağlayan bir platform ihtiyacını fark etti ve "Kidolog" adlı girişimi kurdu.
İlk başta ek bir iş gibi başlayan bu proje, kısa sürede milyon dolarlık bir girişime dönüştü.
Küçük bir sorun gibi görünen bir durum, doğru hamlelerle büyük bir fırsata dönüşebiliyor. Belki de hepimizin hayatında, farkına varmadığımız benzer bir fırsat yatıyor.
Bir diğer ilham verici hikâye, 16 yaşındaki Max Hayden’e ait. Pandemi döneminde birçok ürünün piyasada hızla tükendiğini gören Max, fırsatı kaçırmadı. İnsanların ihtiyaçlarını analiz ederek, önce tıraş makineleri ve egzersiz ekipmanları, ardından oyun konsolları satmaya başladı.
Küçük bir girişim olarak başladığı e-ticaret macerası, bir yıl içinde 1,7 milyon dolarlık bir gelire dönüştü. Peki, Max’in farkı neydi? O, talebi erken gördü, hızlı hareket etti ve kazananlar arasına adını yazdırdı. Aslında doğru zamanda doğru yerde olmak, bazen büyük sermayelerden daha güçlü bir avantaj sağlayabiliyor.
Başarıya ulaşmak için illa ki büyük yenilikler yapmak gerekmiyor. Bazen sadece var olan bir sistemi daha verimli hale getirmek yeterli olabiliyor. Tıpkı Pelin Kumcular’ın yaptığı gibi. Oyun dünyasında yüksek donanımlı bilgisayarlara herkesin erişemediğini fark etti ve “oyun bilgisayarlarının Airbnb’si” olarak tanımlanan BRB platformunu kurdu. Oyuncular, başkalarının bilgisayarlarını kullanarak oyun oynayabiliyor, cihaz sahipleri ise bu hizmeti sunarak ek gelir elde ediyordu. Hem bir ihtiyacı karşıladı hem de paylaşım ekonomisine yeni bir boyut kazandırdı.
Sahip olduğumuz varlıkları nasıl daha iyi değerlendirebiliriz sorusu, belki de hepimizin üzerine düşünmesi gereken bir konu.
Girişimcilik ruhu taşıyan bir başka isim ise Esra Nur Ulusoy. O, çocuk sahibi olduktan sonra bebek ürünleri sektöründeki boşlukları fark etti ve özgün tasarımlarla emzik askıları üretmeye başladı. İlk başta küçük bir yan iş gibi görünen bu girişim, markalaşarak büyüdü ve geniş bir müşteri kitlesine ulaştı. Esra Nur’un hikâyesi, küçük fikirlerin büyük başarılara dönüşebileceğini gösteriyor. Önemli olan, farklılaşabilmek ve ihtiyaca yönelik çözümler sunabilmek.
Bu hikâyeler, kazanç sağlamak için illa büyük yatırımların veya devasa projelerin gerekmediğini bizlere bir kez daha hatırlatıyor.
Bazen küçük bir fikir, doğru zamanda ve doğru şekilde uygulandığında büyük sonuçlar doğurabiliyor.
Belki siz de çevrenizde fark ettiğiniz bir ihtiyacı değerlendirebilir, sahip olduğunuz becerileri kazanca dönüştürebilirsiniz.
Haftaya bu konunun bir başka yönüne bakacağız: Ek gelir elde etmek için hangi alanlar gelecekte daha fazla fırsat sunacak? Dijitalleşme, yapay zeka, uzaktan çalışma gibi trendler nasıl yeni kazanç kapıları açıyor? Şimdiden düşünmeye başlayın, çünkü gelecekteki fırsatlar bugün aldığımız kararlarla şekilleniyor.