Engel…
Aslına bakarsanız lügatlerden çoktan çıkardığımız, çıkarmamız gereken bir kavram değil mi?
Engelsiz bir dünya için mücadele ederken aslında en başından başladık.
Başlangıç yeri neresi?
Tam da orası, engel!
Engeli, kavramlardan çıkarmak demek, zihinlerden çıkarmanın başlangıcı aslında.
Kavramlardan sildikçe, zihinlerden, dolayısı ile duygu dünyasından da çıkarmış olacağız.
Eli, ayağı, gözü olduğu, tüm uzuvları tastamam yerinde iken zihnindeki karanlık dünyaya hapsolmuş öylesine fazla insan var ki etrafımızda.
Asıl mesele uzuvların eksikliği mi, zihinlerdeki o güneşin sönmesi mi?
Sanırım bu soruda tercih yürütmek çok da zor değil!
Pek çok yerel gazetede ve ulusalda da yer alan Yozgatlı Gazi haberine dikkat çekmek istiyorum.
Çamlık TV’nin her akşam saat 19.00’daki ana haber bülteni için hazırlık yaptığımız sırada arkadaşlarım;
- Gazi haberinde ‘Engelli’ ifadesini kullanmak doğru olur mu? Gazi olmuş, bir de engelli ifadesi kullanmak hem tekrar hem de etik değil sanki dediler.
Haklıydılar.
“Engelli Gazi” ifadesi hem gazimize hem de verdiği yaşam mücadelesine saygısızlık ve haksızlık olacaktı.
Aferin çocuklar, aferin… İşte hassasiyet denilen olay tam da bu, dedim arkadaşlarıma.
En başından beri ‘Yozgat Çamlık Gazetesi’, ‘Yozgat Çamlık TV’ ‘www.yozgatcamlik.com’, hassasiyetler temelinden yürüyor, bu temelin üzerine bina ediyor ediyor yayınlarını.
“İnsanı yaşat ki, devle yaşasın” düsturu vardır hepimizin çok iyi bildiği.
Sanırım tam da burada başlıyor yapılan her işin özü.
“Engelli Gazi”, ile “Engelleri aşan gazi” aslında bir birinden o kadar farklı iki kavram ki.
Bizler dünyamızı engellerden soyutlarken, bir gazi, ya da bir insan, onu ifade ederken, tanımlarken, anlatırken ‘engelli’ ifadesini kullanmak ne kadar doğru?
Üzerimizdeki sorumluluğun ağırlığını bir kez daha hissettik.
Bir gazi…
Vatanı için canı pahasına mücadele ederken yaralanmış, bir şekilde uzvunu vatanına, milletine ve inandığı değerler uğruna feda etmiş bir kahraman, hayatının engelini aşmış, ölüme kafa tutmuş.
O hayatın engelini aşarken, engelli ifadesini bir gazi, bir insan, hatta hiçbir canlı için telaffuz etmek ne büyük bir haksızlık, ne büyük saygısızlık, ne büyük bir zul…
Hülasa, klasik bir söylem çıkıyor burada karşımıza; asıl engel zihinlerde.
Bu engeli zihinlerden kaldıramıyor isek, bir insan olarak uzvu olmayanı engelli görüyor isek, zihnindeki güneşi sönmüşlerin sessiz ölümüne seyirci kalıyoruz demektir.