Uzun zamandır yazmıyorum. Kaleme ara vermemin nedeni ne ilham eksikliği ne de söyleyecek bir sözümün kalmayışı. Aksine içimde dolup taşan cümleler vardı ama onları tutan bir yüke sahiptim.. Önümde bir dağ gibi duran o kelime: tez.


Akademik bir sorumluluk gibi görünse de, aslında hayatımın merkezine yerleşen bir sınav haline geldi. Bu süreç, sadece bir çalışmayı tamamlamak değil kendi zihnimi, sabrımı ve düzenimi de test etti. Şubat ayında tezimi savunacağım. Ve ben, bu tez sadece “olsun” istemiyorum; “güzel olsun” istiyorum. Anlamlı olsun, emek verdiğim her satırı içime sinsin istiyorum.

Ama mükemmelliğe odaklandıkça, fark ettim ki hayatımdaki pek çok şeyi erteliyorum. Hobilerime zaman ayırmıyorum, köşe yazıma dönemiyorum, hatta bazen günlük sorumluluklarımı bile ağırdan alıyorum. Çünkü zihnim hep o dağa bakıyor.

Oysa insan erteliyor erteliyor ve bir bakıyor ki, erteledikçe içindeki dağ büyüyor. Başta küçük bir kaygıydı, sonra “şubat ayı” oldu, sonra “ya yetişmezse”ye döndü. En sonunda da yapmam gereken her şeyin üzerine çöken ağır bir sis gibi yayıldı.

Ama şimdi burada, bu yazıyla, o sisi dağıtmak istiyorum. Çünkü biliyorum ki yazmak insanı yeniliyor. Sözcükleri sıraya dizmek, insanın içini de düzenliyor. Belki her şeyi yetiştiremeyeceğim, belki bazı sorumluluklar bana yine ağır gelecek ama yazdıkça kendime yaklaşacağımı biliyorum.

Bu yazı bir geri dönüş değil sadece. Aynı zamanda bir hatırlatma. Kendime ve belki de sana.. Her şeyi aynı anda yapamazsın, evet. Ama her şeyi erteleyemezsin de. En azından neyi erteleyip neyi yapacağını seçmen gerekir. Çünkü bazen bir işi mükemmel yapmak için onu daha iyi bir an’a saklıyoruz. Hazır hissettiğimde yaparım! Tam içime sindiğinde başlayacağım! Çevremdeki şu sesler bir sussa, içimdekiler durulsa.. derken derken o an bir türlü gelmiyor ya da geldiğinde başka şeyler çoktan geride kalmış oluyor.

Mükemmel dediğimiz şey ansızın karşımıza çıkan bir kusursuzluk hali değil belki de, üzerine gittikçe, hata yaptıkça, yarım bırakıp yeniden başladıkça oluşuyor mükemmellik. O yüzden beklemek yerine denemek gerekiyor. Yola çıkmak gerekiyor. Ve her adımda keşfetmek, daha iyiye adım adım erişmek…

Bugün yeniden yola koyuldum. Şubat hala önümde bekliyor, evet. Ama finish noktası değil artık bir durak. Ve şimdi oraya tek başıma koşmuyorum. Yanımda kelimelerim, içimde yeniden filizlenen hayallerim ve mükemmeli beklemek yerine denemeye cesaret eden halim var.