Güleryüzü, samimi gönlü, misafirperver erdemi ve derya bilgisiyle Yozgatımızı en güzel tanıtan gerçek kültür elçimizi Cennete uğurladık.
Memleket sevdası, hemşehri aşkı, temsile yetkin liyakat ve emsalsiz misafirperverlik denilince tüm Yozgatlıların aklına Saraykent’li Mehmet DOĞAN ve Nuri DOĞAN kardeşler gelir. Onların ekmeğini yemeyen, suyunu içmeyen, bir yardımı ve iyiliğini görmeyen kimse yoktur desek yeridir.
Avrupa’da olsun, Asya’da olsun, Türkiye’nin hangi şehrinde hatta Dünyanın neresinde olursa olsun tüm Yozgatlılar memleket hasretini Mehmet DOĞAN ve Nuri DOĞAN kardeşlerin sıla tanıtımlarıyla giderirdi. Öyle karşılık beklemek, reklam yapmak, gündemde gözükmek gibi bir dertleri olmaz onların. Can-ı gönülleri, cömert yürekleri ve omurgalı adamlıklarıyla herkesin sevdiği, izlediği, ilgiyle takip ve takdir ettiği has kıymetlerimizdi bunlar.
İşte bu has karakterli, sofrası açık, hanesine sığınılır, faziletli ve asaletli ailenin ferdi olarak büyümüş Yozgat yiğidi Nuri DOĞAN, elim bir kaza sonucu tüm gönüllerde iz bırakarak Hak’ka yürüdü.
Saraykent merkezli Yozgat tanıtımlarıyla ulusal kanalların bile önüne geçen, edebi, erkanı ve saygısıyla tüm gönüllerin zirvesine yerleşen bu kıymet; bölgelerini tanıtan ve takdim yapan diğer tüm televizyonculara, belgeselcilere hem öğretmenlik, hem klavuzluk yapan, birikimi yüksek bilge bir duayendi.
İnce ruhu, derya bilgisi, zengin gönlü ve tevazu dolu üslubuyla çocuk-büyük herkesin hatırını sayan, Yesevi çizgisinde hurafelerden arı, yüksek ahlakla süslü Türk İslam sentezini erdemlice uygulayan tarifsiz insafı, cömert ihsanı ve duygulu insaniyetiyle herkese yarendi.
Abisi Mehmet DOĞAN gibi Avrupai bir görgüye, güçlü bir sentaksa sahip bu usta sunucu, felsefi, sosyolojik ve pastoral konularda didaktik takdimatlarıyla tam bir hitabet ehliydi.
Güzel insanlar Saraykent ilçemiz İpek Yolu, Kral Yolu, dolaylı olarakta Trans Sahra Ticaret Yolu, Baharat Yolu, Kürk Yolu, Tuz Yolu ve Amber Yolu gibi tarihi ticaret yollarının hinterlandındaki statüsüyle, hamamı, yolu, köprüsü, alicenap ocakları ve eliaçık haneleriyle tüccarlara, tacirlere, atlarına, develerine bile, mağdur sefil seyyahlara, yorgun kervanlara, alim ve ulemalara, mağdur ve gurebalara geçmişten beri bir huzur ve güven kapısı olmuş. İşte yılların biriktirdiği bu asaletiyle hâlâ her hanesi görgüyü, göreneği, edebi erdemi, vijdanı merhameti bilen asilzadelerle dolu.
Saraykent ve köylerinde birbirinden hitabet ehli, söz sanatlarında usta, bürüklü profesör ve kasketli filozoflar var. İşte Nuri DOĞAN’da böyle asaletli bir tarih ve asil bir soydan gelen mümtaz bir ailenin ferdi. Zaten DOĞAN ailesi geçmiş yıllarından beri yaşam şartlarında sürüklendiği hangi ekonomik statü, hangi sosyal donatı ve hangi konumda olursa olsun, çevresi ve çehresine hep yardım eden, yol gösteren bir ocak, bir abi ve bir mürşit konumunda olmuş.
Saraykent Büyük Camiinde kılınan namazı mükabil, Merkez Mezarlığında toprağa verilen Nuri DOĞAN’ın vefatını duyan tüm sevenleri, memur, öğretmen, bürokrat, kültür-sanat, siyaset, ticaret ve akademik camiadan arkadaş ve komşuları vefa göstererek mahşeri bir kalabalık oluşturdu. Herkes; “Nuri Bey’den hep yardım, yakınlık ve dostluk gördüklerini anlatırken, “Biz Ondan hiç ağrınmadık, incinmedik, cömert izzeti, güler yüzlü ikramı ve muhteşem sohbetini asla unutmayacağız” diyorlardı.
Evet güzel insanlar. Nuri DOĞAN’ı ve pırlanta yüreğini öyle üç beş sayfaya sığdırarak hiç kimse anlatamaz. O tam bir Yozgat kültür atlasıydı. Gerçek bir Bozok yiğidi, Anadolu beyefendisi, iyi bir hatip, Bozok Yaylasının dili, herkesin sevdiği çok zarif bir insandı. Dilinden bir tane bile çirkin söz çıkmazdı. Onla konuşanlar, sohbeti, vefası, dostluğu ve faziletine tiryakiydi. Alicenap ve eli cömertti. Elinde olana yok demez, sofrası her daim kalabalık, derya gönlü hem çok yüce, hemde erdem ve kanaat sahibiydi. Onun yardımını, iyiliğini görmeyen bir kimsenin olduğuna bende inanmıyorum.
Dünyanın neresinde olursa olsun tüm Yozgatlılar Mehmet DOĞAN ve Nuri DOĞAN kardeşlerin yayınlarını izlerdi. Onların konuşma ve tanıtımlarında düşünsel bir içerik, felsefi bir derinlik, anlamsal bütünlük ve üstün söz sanatları vardı. Hoş sohbetleri, arif bilgileri, edebi donatıları ve imrenilir sentakslarına hayran olmayan bir edip, örnek almayan bir televizyoncu, gazeteci, yazar yada belgeselci yok gibiydi. O güzel insanlar bu yaz Çinçinli Sultan Han ve Saraykent’i beraber tanıtacaktık kısmet olmadı. DOĞAN kardeşlerin rafları kitaplarla yüklü, üslupları edeple ve saygıyla donatılıydı.
Orta Anadolu Bölgesini, Bozok Platosunu, Yozgatımızı ve tüm ilçelerini tarihiyle, kültürüyle, erdemiyle her yerde yücelten bu derya gönüllü şahsiyete Allah’tan rahmet, eşine, çocuklarına, abisi Mehmet DOĞAN ve tüm akrabalarına, tüm Saraykentlilere, tüm Yozgatlılara ve milyonlarca takipçisine baş sağlığı ve sabırlar diliyorum. Onun misafirperver gönlü, iltifatkar üslubu, bilge sohbeti ve zarif nezaketi hiçbir zaman ölmeyecek ve herzaman gönüllerimizde yaşayacak.
Rahmeti bol, ruhu şad, mekanı cennet olsun. Cenab-ı Allah’ın sonsuz huzurunda nur içinde uyusun.