Yozgat’ta 19 Nisan’da gerçekleştirilen CHP mitingi, siyasi tarihe not düşülecek bir görüntü sundu mu?
Sundu!
    Ancak meydanları doldurmak ile sandıkları doldurmak aynı şey midir? 
Değil!
    Yozgat gibi geleneklerine, aidiyetlerine bağlı bir şehirde, siyasi eğilimlerin bu kadar kolay değişip değişmeyeceğini zaman gösterecek. 
    Ama miting, tartışmasız şekilde bir “mesaj” oldu.
    Bu mesajın en net alıcısı ise iktidar partisiydi. AK Parti’nin Yozgat’ta siyaset alanlarını boş bırakması, sahayı rakibe bırakmak anlamına geliyordu. Bu, CHP’ye yalnızca fiziksel bir alan değil, aynı zamanda algı alanı da açtı. Meydanlar siyaset için yalnızca birer kalabalık değil, aynı zamanda görüntü ve duygunun harmanlandığı vitrinlerdir.     CHP bu vitrini belki de siyasi tarihinde Yozgat’ta ilk defa ustalıkla düzenledi.
Yine de Yozgat siyasetinin geçmişine baktığımızda, kalabalık mitinglerin sandığa yansımadığına dair çok sayıda örnek var. 
1990’lı yıllarda Refah Partisi'nin büyük mitinglerine rağmen seçimlerde yaşanan sürprizler, 2000’li yıllarda CHP’nin zaman zaman güçlü organizasyonlar yapmasına karşın oy oranında yaşanan dalgalanmalar… 
    Bu şehirde seçmen, “sandıktaki söz”ünü her zaman mitinglerdeki heyecana göre belirlemiyor.
    Bu yüzden bu mitingi “bir dönüşümün başlangıcı” gibi okumak abartılı olabilir. Ancak bir uyarı, bir kıpırdanma ve bir arayışın dışavurumu olarak görmek yerinde olur. Mitingin temelinde traktör vardı, çiftçi vardı. 
    Bu çok stratejik bir tercihti. Yıllardır AK Parti’ye gönül vermiş kırsal seçmenle duygusal bağ kurma çabasıydı bu. Yani CHP, sadece kendi tabanına değil, karşı mahalleye de seslendi. Ve ilk kez bu kadar güçlü bir çiftçi temsili sundu.
Konuşanlar çiftçi değil miydi, çiftçi ama unu kuru tuzu kuru olanlar da vardı!
    Algı, maalesef siyasetin doğru çarklarında değil yanlış çarklarında da üretilebiliyor. CHP, Yozgat’ta tüm verileri doğru çarklarda mı üretti? 
    Meydan algısında Yozgat gibi kadim bir şehrin, muhafazakar, milliyetçi bir ismin, meydan algısında traktör yani üreten, toprağın sahibi gibi duygusal bir objenin yer alması, meydan algısında CHP’nin elini güçlendirdi.
    Bu mitingin ardından AK Parti cephesinde konuşulan en önemli konulardan biri de “iç hesaplaşma” meselesi oldu.
    Yozgat’ta belediye kaybı sonrası yaşanan kırgınlıklar hala taze.
Ve Türkiye’nin tam kalbi, Yozgat’ta üstelik AK Parti’ye en fazla desteği vermiş, her fırsatta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a en fazla desteği vermiş şehirde CHP’nin böylesine etkili bir görüntü sergiliyor olması, Ankara’yı hayrete düşürse de Yozgat’ta bizi çok da hayret uyandırmadı.
    Göz görmez akıl görür sözünü daha önce de kullanmıştım sohbetlerimizde, gözler bakıp, akılla gerçekleri görmeyen, görmek istemeyen siyasi yapıların yanılgıları akılla izah edilemeyecek kadar büyük olabiliyor. Bu noktada merhum Necmettin Erbakan’ın şu sözünü hatırlamakta fayda var:   “Bir parti kendi içinde adaleti sağlayamazsa, dışarıda adalet dağıtamaz.”
    CHP’nin miting başarısı, kendi yükselişinden çok rakibinin zayıflığından kaynaklandı. Bunu CHP kanadı da biliyor. 
Ancak bu bir fırsattır. 
Ve Yozgat gibi değişimi ağır yaşayan illerde fırsat pencereleri nadir açılır.
    Sonuç mu?  
Yozgat’ta sandık her zaman meydandan daha sessizdir. Ama sessizlik, yokluk değildir. CHP bu sessizliği dinlemeye çalıştı. AK Parti ise hâlâ kendi içindeki sesleri bastırmakla meşgul.
Belki de tam bu yüzden, seçmenin gözü ilk kez “başka bir ihtimale” çevrilmiş olabilir.
Ya da…