Bizler belirli bir yaşa geldik. Dedelerimiz bize yaşadıklarını anlatır, biz de hayret içinde kalırdık. İnsan da değişiyor, yaşadığımız çağ da… Hem de çok hızlı bir değişim var. Daha eskilerin dünyasını hayal etmek bugün çok daha zor. Bu değişimin yanında maalesef dünyanın da değiştiğini görüyoruz.

Ben değişen mevsimlerden söz edeceğim. Bizim çocukluğumuzda bölgemize dağlar gibi kar yağardı. Atalar, kış mevsimini Karaaş, Zemheri ve Gücük olarak isimlendirirlerdi ki bu, Aralık, Ocak ve Şubat aylarına tekabül ederdi. Kış çok çetin geçer, karlı dağları aşmak büyük bir sorun olurdu.

Malum, ısınmak da ayrı bir problemdi. İlk dönemlerde evlerimizde ocak, sonraki dönemlerde ise soba büyük bir yenilik olmuştu. O soğuk günleri nasıl geçirdiğimizi anlatmak kolay değil; bugünü yaşayanların tahmin etmesi ise imkânsız. Ama insanlar bugünkü gibi mutsuz ve doyumsuz değildi. Aramızda sevgi, saygı, kardeşlik ve güçlü bir muhabbet vardı. Komşuluklar, akrabalık ilişkileri daha içten, daha canlıydı.

Dedim ya; mevsimler değişti, insanlar da değişiyor… Kendi bölgemiz için söylüyorum: Şimdi o karlar yağıyor mu? Rahmete hasret kaldık. Rabbim gökten bembeyaz, tertemiz bir nimet gönderiyordu; bundan canlı–cansız her varlık faydalanıyordu. Buna “sadece bir doğa olayı” deyip geçmek mümkün mü?

İnsanlar değişiyor, mevsimler değişiyor, dünya da büyük bir değişim geçiriyor. Biz değil, bilim insanları söylüyor: “Dünyanın da bir sonu var” diyorlar, insan ömrü gibi…

Dünyanın değişimi, mevsimlerin değişimi insan üzerinde de bir etki bırakıyor. Dünya çölleşiyor, hayatın düzeni bozuluyor, insanlar hiçbir şeyden mutlu olamıyor. Bir yüz yıl sonrasını hayal edebiliyor musunuz? Nasıl bir değişim olacak? 70–80 yıllık ömürde gerçekleşen değişim bizi hayrete düşürüyorsa, yüz yıl sonrasını düşünmek hayal ötesi olur.

Bu anlamda kuraklık ve çölleşme tehlikeli bir durum arz ediyor. Rabbim rahmetini ve bereketini üzerimizden eksik etmesin. Eksiltirse dünyanın hâli nice olur? Diyeceksiniz ki: “Bizim elimizde değil.” Haklısınız; bu değişim bizim elimizde değil.

Ancak insanca yaşamak bizim elimizde, kulluğun gereğini yerine getirmek bizim elimizde. Bunu da bizi Yaratan, elçileri aracılığıyla haber vermiştir. Mevsim değişebilir ama insan değişmemeli. Şartlar değişebilir ama Allah’ın koyduğu kurallar değişmemeli. “Değişecek, değişmeli” derseniz bu Hakk’a muhalefet olur ki bu da insanlığın sonu demektir.

İnsanoğlu mevsimlere ve şartlara göre kendini ayarlamalı, Hakk’a kul olmanın gereğini yerine getirmelidir. İşte o zaman hayatın ve ömrün tadını alır, yaşadığına da şükreder. Çözüm de çare de insanoğlunun elindedir. Çünkü Mevlâ, yeryüzünü insana göre tanzim etmiştir. Şükretmek ve sabretmek ise bize düşer…