Zengin bir ailenin biricik kızıydım. Babamın zengin olması nedeniyle çocukluk ve gençliğimde hiç yokluk görmedim. Refah bir hayat yaşadım. Okulum bitmiş evlilik çağım gelmişti. Babamın iş arkadaşlarından Samet bey, oğlu seçkin’e Allah’ın emri, Peygamberin kavli ile beni isteye geleceğini söylemiş babamda konuyu bana açmıştı. Onlarda bizim gibi zenginlerdi ve Seçkin de benim gibi tek çocuktu okulu bittikten sonra oda babasının işlerinin başına geçmişti.
Birçok davetler de karşı karşıya gelmemize rağmen Seçkin’le konuşmamış bir birimize merhaba bile dememiştik. Babamın iyi bir arkadaş ailesi iyi Seçkin iyi bir çocuk diyerek aslında benim seçkin ile izdivacıma sıcak baktığını göstermişti. Kısa bir zaman sonra görücü gelmişlerdi. Seçkin ile ayrı bir odada tanışma faslına girdik. Fiziği diksiyonu kendinden emin tavrı beni çok etkilemişti. İlk görüşte aşk mı yoksa kader mi ne derseniz bilmiyorum ama gönlüm Seçkine kayı vermişti. Seçkin konuşuyor ben dinliyordum. Utancımdan kıpkırmızı olmuşum ki, Seçkin’in, “Aliye neden kızardın utanıyorsan, rahatsız olduysan gidebilirim sözü ile kendime geldim” …
Kısa bir tanışma faslının ardından birkaç gün sonra sözlendik ve birkaç ay sonra da evlendik. Seçkin kafası çalışan zeki biri olmasına rağmen hiç anlamadığı ve sevmediği bir iş ile uğraşıyordu ve oda bunu mutsuz ediyor işe yeteri kadar kendini veremiyordu. Yıllarca mutlu huzurlu ve refah içinde yaşadık. Seçkin’in işler kötüye gidiyor bu işi yapmak istemiyorum demesine rağmen babası oralı bile olmuyordu. Seçkin kendi mesleğini yapmak istiyordu. Birkaç zaman daha böyle götürmeye çalışırken, yaptığı işlerde zarar etmeye başlamıştı. Çocuklarımız büyümüş biri lise biri üniversite okuyordu.
Bir gün eve gelen icra kağıdı ile dünyam başıma yıkılmıştı. Birçok alacaklılar ve Banka alacakları için evler arabalar satılığa çıkarılmıştı. Kısa bir zaman sonra her şeyimizi kaybetmiş oturduğumuz evde kiracı konumuna düşmüştük ama oturduğumuz semt lüx ve pahalı bir semt olduğu için kirayı bile ödemiyorduk. Depresyona giren Seçkin hayata küsmüşçesine hiçbir şey yapmıyordu. Teselliyi sigara ve alkolde arıyordu. Karşı komşum olan çok sevdiğim arkadaşım Özlem bir şirketin sorumlusuydu. Ondan bana iş bulmasını söyledim. Oda sağolsun beni kırmayarak çalıştığı şirkette “elamana ihtiyaç olduğunu istersen seni hemen başlatabilirim diyordu”…
Gerekli evrakları hazırlayarak hemen işe başladım en yakın arkadaşımın iş yerinde çalışacaktım. Çok zorlanmam diye düşünürken çok sevdiğim onunda beni sevdiğini düşündüğüm arkadaşım iş yerinde bana karşı farklı tavırlar içerisine giriyordu. En ufak bir hatam da aşağılıyor hor görüyordu. Sanki içinde yıllarca biriktirmiş olduğu kini varda onu kusuyor gibiydi. Okuyan çocuklarımın ve Seçkin’inin durumunu düşünüyor ve her türlü aşağılamalara mecburen sessiz kalıyordum. Evime temizlikçi olarak gelen yardımcı kadınlar ile aynı işi yapıyordum. Aldığım maaş neredeyse sadece kiraya yetiyordu. Hemen bütçemize uygun bir ev buldum. İşime uzaktı ama olsun. Azda olsa maaşımdan para kalıyor geçimimizi sağlamaya çalışıyorduk. Büyük kızım hem okuyor hem çalışıyordu. Seçkin girdiği depresyondan bir türlü çıkamıyordu. Kendini eve kapattı içki ve sigaradan başka bir şeyi gözü gördüğü yoktu. Kıt kanaat geçinmeye çalışırken bir de Seçkin’in bağımlılıkları ile uğraşıyorduk. İyi günümüzde dost bildiğimiz insanlar bizden fersah fersah kaçmıştı. Evlerimizi arabalarımızı dost bildiğimiz insanlar almışlardı. Hiçbiri de çıkıp yardımcı olalım evleriniz arabalarınız satılmasın dememişti. Mangal partilerinde baş köşede yer alanlar gayrimenkulleri de almaya gelince yine başköşede yer alıyorlardı.
Birkaç yıl zorlu yaşam mücadelesinin ardından büyük kızım okulunu bitirip, Avukat olmuştu. Seçkin ise bir şirkette mühendis olarak çalışmaya başlamıştı. Hayatımız tekrar düzene girmiş eski mutlu ve huzurlu günlerimize geri dönmüştük. Maddi durumumuz düzelir düzelmez kızım bana işi bıraktırmıştı. Dost bildiğim ama gerçekte düşmandan farklı olmayan Özlem gibi insanların yanında çalışmaktan onların egolarını tatmin etmekten kurtulmuştum. Gecen zaman diliminde küçük kızımda okulunu bitirip mimar olmuştu. Seçkin ise kendi iş yerini açmış her şeyi düzene sokmuştu. Evin bütün iradesi büyük kızımızdaydı. Ben sadece ev hanımlığıma devam ediyordum. Zorlu geçen zamanlarda hayatın gerçek yüzünü görmüştüm. Zor şartlarda geçinmeye çalışan insanları görmüştüm. Aslında varlıkta yoklukta bizler için büyük bir nimetti. İmtihan denen bu dünyada sabrı da şükrü de öğrenmek gerekiyordu. Birkaç yıl sonra kaybettiğimiz her şeyi Allah bize tekrar nasip etmişti. Hayatımıza daha bilinçli bir şekilde devam ediyorduk. Sahte dostlar olmadan, çıkarcı arkadaşlar olmadan ve hiç biri ile görüşmeden…