Nihayet iki rekât namaz kılmaya yetecek bir zaman istiyorum. Diriliğimdeki borçlarımın bağışlanması için değil, sevdiklerimin muhafaza buyrulması ve uğruna can verdiğim mukaddesatımın çiğnenmemesi için dua edeceğim.
Dilimin son hecesi, kalbimin son atışı Kelime-i Şehâdet olacak.
Sonra, canımı almaya memur edileni incitmeden iteceğim; her şeyi ve herkesi bir yana bırakacağım, ölümsüzlüğün koynuna gireceğim.
Evet, ey yaşayanlar! Ben işte böyle öleceğim… Sakın acımayın; ‘Gençliğine yazık oldu!’ demeyin. Artık çok geç;
merhametinize ihtiyacım kalmadı. Şimdi, hepinizin kıskanacağı bir rütbedeyim..."
GÂLİP ERDEM
Ermeni ayaklanmasının önlenmesi amacıyla çıkarılan "Tehcir uygulamasında hatâlı olduğu" iddiasıyla hakkinda haksız bir dâvâ açılan,
Mütâreke döneminde işgal güçlerin baskısıyla kurdurulan özel bir mahkeme tarafından yargılanan (?!), aleyhte hiç bir delil olmamasına rağmen hakkında îdam kararı verilen, 10 Nisan 1919 tarihinde Beyazıt Meydanı’nda asılan, cenâzesi Kadıköy Kuşdili’ndeki âile mezarlığına defnedilen ve 14 Ekim 1922'de Bakanlar Kurulu kararıyla "Millî Şehit" îlân edilen Boğazlıyan Kaymakamı Mehmet Kemâl Bey' in, 12 Mart 1997'de Hakka yüruyen Gâlip Erdem Ağabeyimizin ve cümle şühedânın ervâhı için el Fâtiha...