Sorgun Ovası'na baktığınızda ilk görülen belki de hâlâ bozkırın sarı tonlarıdır. Ama dikkatli bakarsanız, o sarının içinden yükselen başka bir renk göreceksiniz: üretimin ve teknolojinin yeşili… Ve bu renk, artık dört mevsim varlığını sürdürüyor.
Yozgat’ın Sorgun ilçesinde, 50 dekarlık alanda kurulu jeotermal destekli seralar, yılda 9 ay boyunca domates üretimi sağlıyor. Bu modern üretim yapısı, sadece tarımda değil, kırsal kalkınma stratejilerinde de paradigma değişimi anlamına geliyor.
Bu seralarda kullanılan topraksız tarım yöntemi, tarımın klasik mevsimsel kısıtlarını aşıyor. Isıtma ise tamamen jeotermal kaynaklarla sağlanıyor. Dışarıda kar yağarken, içeride çiçek açıyor; fide büyüyor; domates olgunlaşıyor.
Bu üretim modeli; verimlilik, kaynak etkinliği, döngüsel ekonomi ve yenilenebilir enerji kullanımı gibi temel ilkelere dayanıyor.
Öyle ki, seralarda entegre üretim sistemleri uygulanıyor: sensör tabanlı sulama, sıcaklık ve nem kontrolü, geri kazanımlı ısı yönetimi.
Bu hem maliyetleri düşürüyor, hem de çevresel sürdürülebilirliği güçlendiriyor.Üstelik bu yapının sosyal yansımaları da güçlü: her işletme yaklaşık 20 kişiye doğrudan istihdam sağlıyor.
Peki, bu ne anlama geliyor? Bu, tarımın sadece "toprakla" değil; aynı zamanda bilgiyle, teknolojiyle ve stratejik planlamayla yapılabildiğinin kanıtıdır.Bu, kırsal bölgelerde mevsimsel işsizliğin kırılabildiği, genç nüfusa alternatif bir geçim yolunun sunulabildiği yeni bir üretim modelidir.
Bu, doğal kaynakların doğru kullanıldığında hem ekonomik hem çevresel açıdan katma değer yaratabileceğini gösteren bir kalkınma örneğidir.
Geleneksel tarımda sıkça karşılaşılan “üretim-tüketim döngüsündeki dalgalanmalar”, bu seralarda daha planlı ve istikrarlı bir arz yapısına dönüşüyor.
Bunun hem yerel pazar hem de ihracat açısından anlamı büyük: talepleri zamanında karşılamak, ürün kalitesini standardize etmek ve rekabet avantajı kazanmak.
Bu bağlamda, Sorgun’da kurulan bu sistemler yalnızca birer üretim sahası değil, aynı zamanda yaşayan birer uygulamalı kalkınma laboratuvarı işlevi görüyor.
Yozgat’ta bozkırın altından çıkan bu sıcaklık, sadece seraları değil; düşünce biçimimizi, üretim anlayışımızı da ısıtıyor.
Bu model doğru desteklenirse, yerel kalkınmadan bölgesel refaha giden yolu açabilir.
Tarım artık sadece doğaya bağlı değil; doğayı anlayan, bilgiyle yöneten bir akla bağlı.
Ve bu akıl, Yozgat’ta çalışıyor, gelişiyor, büyüyor.Haftaya, kırsal girişimciliğin daha az bilinen ama çok daha güçlü başka bir yüzünü konuşacağız: Toprağa değil emeğe yaslanarak kurulan üretim ağlarını… Bozkırda yükselen markaların sessiz hikâyelerini kaçırmayın.