Hoş geldin ey “fenâlıklara karşı siper” [4], nefsânî arzulara karşı kalkan, kin ve nefret duygularına karşı zırh olan ay… 
     Hoş geldin ey, nefsin isteklerinden bunalan ruhlara oruçla nefes aldıran ay… 
    Hoş geldin ey ağzı bağlayıp gönülleri açarak mü’minleri hikmet deryâsına daldıran ay… 
     Hoş geldin ey her ânımızı Kur’ân ve sünnetle dolduran ay…
     Hoş geldin ey “bedenin zekâtı olan oruç”la [5]; organlara istirahat, bünyeye sağlık, sinir sistemine mukâvemet veren ay…
     Hoş geldin ey vücudu tâmir edip yenileyen, irâdeyi kuvvetlendiren, bizleri maddî ve mânevî olarak temizleyen, tâzeleyen, dengeleyen, dirilten, zindeleştiren ve nihâyet rûhun doyurulması için bedenin aç bırakılmasını simgeleyen sıhhat ayı… 
     Hoş geldin ey seherleri, Kur’ân tilâvetiyle nurlandıran sahurlarınla; hânelerimize tatlı bir heyecan fırtınası ve rahmet sağanağı yaşatan iftarlarınla; 
     gece karanlığını tenvîr edip secdeleri çoğaltan terâvihlerinle; fakir fukarânın geçim sıkıntısına dermân, bîçârelerin yaralarına merhem olan ay…
     Hoş geldin ey zekât ve fıtralarınla; zihinleri ve gönülleri coşturan vaazların, mukabelelerin, sohbetlerinle, iftâriyelerin, iftara dâvetlerin, ramazan pidelerin, mahyaların, mânilerin, ilâhîlerin, imsâkiyelerin, iftar topların ve ramazan davullarınla, hâsılı kelâm insanımızı birleştiren, ruhlarımızı bütünleştiren, kardeşlik şuurumuzu kavîleştiren, idrâkimizi artırıp, insafımızı depreştiren, yüreklerimizi güzelleştiren o muhteşem mânevî atmosferinle hoş geldin ey Mübârek Ay…      

     Hoş geldin yâ Şehr-i Ramazan; hoşluklar getirdin bize… 
Her zaman olduğu gibi Cennet kokuları ikrâm ettin gönüllerimize…                              
Yâ Şehr-i Ramazan; 
     Yağmur olup yüreklerimize yağarak; güneş olup gecelerimize doğarak; biz “dipdiri meyyitlere” [6] yeniden can ver...
     Metafizik bir ürpertiyle rûhumuza “Gül” kokulu bir heyecan ver...
     Şuurla yaşanan bir îman ver...
     Hayatımıza herkesi hayran bırakacak muhteşem bir mizân ver...
     “Akleden kalbimizin” [7] rehberliğinde bizlere istikâmet belirleyen bir irfan ver...
     Maddî ve mânevî dünyamıza yeni bir umrân ver...
     Rahmetinle davranışlarımızı şekillendirip istikâmetimizi bulmamıza imkân ver… 
     Ey Mübârek Ay; ism-i şerifin mûcibince tecelli ederek yak bütün günahlarımızı… Hitâma erdir bir türlü bitmeyen eyvahlarımızı…
     Nihâyetlendir arkası gelmeyen “keşke”lerimizi, dindir gözü yaşlı âhlarımızı…  
     Asırlık gecelerden sonra kutlu bir şafağa erdir sabahlarımızı… 
     Ey Mübârek Ay; ömrümüz gibi her Ramazan da başlangıcında sanki çok uzun sürecekmiş gibi gelir; ama ömürlerimiz de, Ramazanlar da çok çabuk gelip geçer… 
    Bu sebeple sayılı soluklar tükenmeden an bu an, zaman bu zaman diyerek Ramazan’ı hakkıyla ihyâ etmeliyiz…   Devamı Yarın...