Türk- Amerikan ilişkileri geçen Pazar günü alınan karşılıklı vize yasağı ile birlikte artık resmen de kopma noktasına gelmiş bulunuyor. Diplomaside bundan sonraki adım olarak sadece Amerikan Elçiliği ve Türkiye’de ki konsolosluk çalışanlarının tahliyesi kalmış durumda. Eğer böyle bir durum gerçekleşir ise Türk- Amerikan ilişkileri resmen son bulmuş olacaktır. İki NATO üyesi arasındaki ilişkinin seyri maalesef artık bu en kötü senaryonun gerçekleşmesine ramak kaldığına işaret ediyor. Her ne kadar Türk medyasında Amerikan Elçiliği çalışanı Metin Topuz’un tutuklanmasının vize yasağında etkili olduğu söylense de gerçek asla bu kadar basit değil. Zira Türk- Amerikan İlişkileri son 3 yıldır son derece gergin ve kötü bir seyir izlemekteydi. Amerika – Türkiye ilişkilerini bugüne getiren temel dinamikler şunlar: 1) Türkiye’nin giderek batı blokundan kopması ve Amerika ve AB dışında dış politika arayışlarına girmesi.2) Türkiye’nin İran ve Rusya ile Suriye meselesinde ortak hareket etmek istemesi.3) Ortadoğu’ da yükselen Kürt dinamiği karşısında Türkiye’nin Amerika ile aynı yaklaşıma sahip olmaması 4) Körfez ülkeleri ile ilgili hususlarda Türkiye’nin Katar’a yakın bir çizgi izlemesi. Amerika , Türkiye’nin batı bloku çizgisinden sapmasının bölgesel politikaları açısından tehdit teşkil ettiğinin son derece farkında. Amerika açısından Türkiye raydan çıkmış bir NATO üyesi konumunda. Amerika 15 Temmuz 2016 Darbe girişimini “raydan” çıkan bu eski müttefiki yeniden eski istikametine sevk etmek maksadıyla tertipledi. Darbe girişiminin başarısız olması ve Türkiye’nin mevcut Amerikan karşıtı politikalarını sürdürmesi yeni senaryoların yürürlüğe girmesine sebep oldu. Bu senaryoların ilki Amerika’da devam etmekte olan Rıza Sarraf davasının çapını büyütmesi ve eski bir bakan adına tutuklanma kararı çıkarılması idi. Bununla birlikte Cumhurbaşkanlığı bünyesinde görev alan 12 korumaya dönük tutuklama kararı Amerika’dan Türkiye’ye dönük net bir mesaj idi. Şimdi ise alınan Vize yasağı ile artık Türkiye’ye dönük izolasyon kararının iyiden iyiye hayata geçtiğine tanık oluyoruz. Vize yasağı ile başlayan bu süreç eğer kalıcı bir hal alır ise bu vize yasağını diğer batılı ülkelerin vize yasakları takip edecektir. Vize yasaklarının getireceği en olumsuz sonuç başta ekonomi üzerinde hissedilecektir. Diplomatik ambargo süreç içerisinde ekonomik ambargoya dönüşecektir. Türkiye bu sarmaldan ancak son yıllarda izlemiş olduğu batı bloku karşıtı politikalardan uzaklaşarak kurtulabilir. Bu gerçekleşmez ise Türkiye için çember her geçen gün daralacaktır. Ülkenin önümüzdeki dönemde iç istikrarına dönük Amerika uzantılı yeni hamleler gerçekleştirilebilir. Türkiye tarihine baktığımızda ülkenin batı blokundan uzaklaşmasının bedelinin her zaman misliyle ödetildiği açıktır: 27 Mayıs 1960-12 Mart 1971-12 Eylül 1980-28 Şubat 1997-2001 Ekonomik Krizi. Türkiye bu tarihsel süreçlerde iç ve dış dinamikler tarafından her defasında yeniden dizayn edildiğini görmekteyiz. Türkiye için başlatılan izolasyon süreci derinleşirse bu Türkiye ekonomisinin kaldıramayacağı bir durumu ortaya çıkaracaktır. Bu durumda Türkiye ne yapmalı sorusunun cevabı kanaatimizce üç noktada toplanıyor:1) Türkiye uzun zamandan beri terk ettiği dış politikadaki denge siyasetine dönmeli. Batı blokunun bir üyesi olduğunu hatırlamalı ve AB ile olan ilişkilerini yeniden başlatmalı.2) Türkiye Ortadoğu’da yükselen Kürt dinamiği karşısında mutlaka yeni yaklaşım benimsemeli. Artık bölgeselleşen Kürt meselesine dönük yeni bir çözüm önerisi ortaya koymalı. Bunu yaparken bölge Kürtlerini karşısına almayan bir söylem benimsenmeli. 3) Türkiye Dünya’da giderek üzerine yapışan demokrasiden uzaklaşan otoriter ülke imajından bir an evvel kurtulmalı bunun tek yolu Türkiye’nin yeniden demokratikleşme sürecini başlatmasıdır. Türk- Amerikan ilişkileri her iki ülke içinde hayati derecede önemli fakat bu ikili ilişkinin giderek kötüleşmesinden en çok zararlı çıkacak ülke maalesef Türkiye. Yakın gelecekte Türkiye-Amerika arasındaki fırtınalı ilişki kasırgaya dönüşme ihtimalini taşıyor. Bu kasırganın çıkmasını önleyemezsek korkarım Kasırga sonrasındaki hasarı gidermek hiç mümkün olmayacak.