Kerkük'ün azîz evlâdı olan ve yeri hâlâ doldurulamayan NEJDET KOÇAK; bir ömür Türk milliyetçiliği dâvâsının peşinden gitmiş; inancı, îmanı, millî şuuru, vakur duruşu, dünya meselelerine vukûfiyeti, Turan ülküsüne, Türk kültürüne ve Kerkük dâvâsına bağlılığıyla, ilmiyle âmil olan bilgeliğiyle, tebliğini hayatıyla temsil eden mümtaz şahsiyetiyle; örnek ahlâkı, zarâfeti, güler yüzü, gönül zenginliği ve ruh güzelliğiyle  kalplerde taht kurmuş, ülküsü uğrunda her türlü çileyi cana minnet bilmiş ve kadim Ülkücüler tarafından  da hiç unutulmamıştır.
     İşte bu gün; Türk olmaktan başka hiç bir suçu olmadığı hâlde hakkında îdam cezâsı verilen ve rahmet-i Rahmân'a vuslat için urganlı şafaklardan nurlu basamaklara kâmil bir îman ile yürüyen bu güzel insanın şehâdetinin 45. sene-i devriyesidir. 
     16 Ocak 1980 günü, bir Kerkük hoyratının;

"Bu alma dört olaydı
Karnıma dert olaydı
Boynumu vuran cellat
Keşke bir mert olaydı"

     diye ifâde ettiği gibi, Nemrut cennetinin, Ebû Cehil vahşetinin ve Ebû Leheb hiddetinin vârisi olan Türk düşmanı Saddam Hüseyin'in emri ile "Türkçe konuştukları" (?)  ve "Türklük suçu" (?) işledikleri çin NEJDET KOÇAK'la birlikte Türkmen Gardaşlık Ocağı Başkanı Albay Abdullah Abdurrahman, Dr. Rıza Demirci ve iş adamı Âdil Şerif de îdam edilmiştir.
     İşlediği "bu büyük suç" (!) sebebiyle hakkında kovuşturma açılan NEJDET KOÇAK 22 Mart 1979 tarihinde gözaltına alınmış, on aylık tutukluluk süresindeki ilk ve son görüşmesinde eşine ve Türkmen kardeşlerine şu konuşmayı yaparak vedâ  etmiştir: 
"Arkadaşlar, ağaç budandıkça güverir. Sizden ricam dâvâyı bırakmayın, sürdürmeye devam edin. Şunu bilin ki bütün korkunç ve dayanılmaz işkencelere rağmen kimsenin adını vermedik. Bize karanlık odalarda bizzat kendilerinin düzenlediği listeyi imzâlatmak istediler, imzâlamadık. Zâten bildikleri bir şey de yok. Ben şu anda her zamankinden daha çok huzurluyum. Allah'ımın huzûruna gönül rahatlığıyla çıkıyorum. Bayrağı sizlere teslim ediyorum, bu bayrağı şerefle taşıyacağınızdan eminin. Doğruluktan ve Allah yolundan aslâ ayrılmayın. Allah'a emânet olun..."
     Ve bu vedâ konuşmasından bir kaç saat sonra dört kader arkadaşı  "Sonsuzluğun Sâhibi'ne" vuslat için îdam sehpasından Hakk'a yürüyerek uçmağa varmıştır.
     Kerkük meşhedinde kıyâmete kadar dalgalanacak bir turkuaz bayrak olan NEJDET KOÇAK'ın şehâdetinin ardından, onu îdama mahkum eden Katil Saddam, bu yiğit Türkmen liderinin nâşından bile korkmuş ve şehidimizin cenâzesi Irak Gizli Servisi'nin gözetiminde, Kerkük Türklerinin katılımı zorla engellenerek gizlice defnedilmiştir. 
     Bu hâli dizelere döken şâir Salah Nevres de şiir diliyle şunları söylemiştir: 

"Yolcu edemedik, yası yasaktı,
Saygı duruşuna gizlice durduk
İnce boynumuzu sessizce burduk
En sıcak yaşımız ardından aktı.

"Güftemizi dizer destan yazarı 
Kader şarkınızı besteledikçe
Dirim tomurcuğu ıssız mezarı
Kurtuluş marşını müjdeledikçe."

     "Düşünen bir Müslüman olmak isterseniz Necip Fâzıl'in Çile'sini, şuurlu bir Türk olmak isterseniz Atsız'ın Bozkurtları'nı mutlaka okuyun" diyen 
ve Türk milletini sevmenin bedelini hayâtıyla ödeyen; Kıble yürekli, Hilâl bakışlı, Gül gönüllü, Turan düşünceli, yüksek karakterli insanlardan birisi olan ve Kur'ân ahlâkını derin bir tevekkülle yaşayan ve bıraktığı boşluk yıllardır dolmayan Şehit NEJDET KOÇAK  Ağabeyimizi ve cümle şehitlerimizi hürmet, minnet ve rahmetle yâd ediyor, ruhları şâd, mekânları Cennet, makamları âlî olsun diyoruz...
     Hatm-ı kelâmımızı da bir dörtlükle yapıyoruz:

Allah Türk'e yâr olsun,
Turan iller vâr olsun,
Bir turkuaz şafakla;
Kerkük bahtiyâr olsun...

     NEJDET KOÇAK ve bilcümle şühedâ için El-Fâtiha...