Ne vakit 15 Temmuz’a dair hayal kursam, fulü bir görüntü çıkar karşıma.
Ne kendim, ne ailemin ne de ülkemin yarınına dair net bir görüntü bulamam.
Nefesimin daraldığını hissederim.
Hayali dahi yaşarken ruhumun bu dünyadan göçüp gitmesine yetiyor da artıyor.
Omuzlarındaki apoletlere bakıyorum, bulundukları makamları sorguluyorum, başlarını koydukları seccadeyi düşünüyorum, ihanete dair ağzımdan çıkan ilk ifade ; “Olamaz” oluyor.
Bizden gibiydiler,
Anamız, bacımız, kardeşimiz, uğruna öleceğimiz komutanımız, arkadaşımız, din kardeşimiz…
Yok yok diyorum, olamaz, olmamalı!
Aklım, fikrim almıyor, hayalini kuramadığım ancak bir gecede yaşadığımız olaylara bakıyorum her şey tüm olayları gerçek film gibi.
Böyle bir ihanetin içerisine bu kadar insan düşemez, düşmemeli.
15 Temmuz’a dair düşlerimde silahını milletime doğrultmuş asker görünümlü hain güruh çıkıyor karşıma.
Komutanını derbest eden, az önce birlikte yemek yedikleri arkadaşını gözünü kırpmadan vuran, Göl Başı Özel Harekat Dairesi’nde savunmasız polislerini cani bir ruhla şehit eden, sınırlarımızın az ötesinde Yunan, Amerikan, İsrail, Ermeni, Rum askerlerine kapıyı açmak üzere harekete geçmiş, ülkesini peşkeş çekmeye hazır alçaklar güruhu çıkıyor karşıma.
Kanım donuyor.
Yozgatlı Mustafa Aslan’ın geride bıraktığı eşi ve iki evladı geliyor gözümün önüne,
Saraykentli Şehit Beytullah ve Gazi Şakir’in yüreği yanık babaları Hacı Bekir Amca, şehit eşi Asya, kızı Miray geliyor aklıma,
Gülyayla Köyü’nden Şehit Mustafa Kaçık’ın gözü yaşlı babası İbrahim Amca, annesi Züleyha Teyze’yi düşünüyorum.
Oluközü’nden Yasin Yılmaz,
Tarhana Köyü’nden İbrahim Yılmaz,
Sarıkayalı Şehit Yıldız Gürsoy,
Gazi Muhammet, Mustafa, Muammer ve niceleri geliyor aklıma.
Böylesine bir gözü dönmüşlük, ihanet ve alçaklık hangi dine mensup insanların yapabileceği bir iştir diyorum hiçbir din çıkmıyor karşıma.
Hangi millete has bir özellik diyorum, Nazi’ler de dahi bulamıyorum.
Hesabı sorulmalı.
Ne pahasına olursa olsun bu hastalık ülkemden temizlenmeli.
İki yılı geride bıraktık, insanlar özellikle şunu istiyor; “FETÖ’nün siyasi ayağına temizlik yapılmadı, siyaset ayağı temizlenmezse verilen mücadelenin samimiyeti sorgulanır.”
Şehit aileleri, gaziler siyasi ayağı ile ciddi anlamla ve samimiyetle mücadele edilmesini istiyor.
2. yıl da verilen en manidar mesaj yine bu oldu…
FETÖ ile etkin, yetkin ve samimi mücadele.
Bu güne kadar önemli işler yapıldı, lakin siyasi ayağı temizlenmediği müddetçe vatandaşa gerçekleri anlatmakta zorlanırsınız.
Ülkemizin birlik ve bütünlüğüne kast eden hainlere, iş birlikçilere geçit vermeyeceğiz.
Bu vatanın köklerinin 95 yıl öncesinde olduğunu düşünenler, bir gecede, belirli makamların sahibi olmakla bu ülkeye sahip olacaklarını düşünenler tarihi çok iyi okumalı.
Zira ölmekse ölünür ucunda vatan varsa.
15 Temmuz’un 2. Yılında bir kez daha vatan sağolsun demekten sonsuz gurur duyduğumu belirtmek istiyorum.