Bir sahabî, Peygamberimizin huzuruna gelerek, “Hem sevap hem de şöhret kazanmak için savaşan bir adam hakkında ne dersiniz? Böyle birisinin kazancı nedir?” diye sordu. Allah’ın Resûlü, “Hiçbir şey kazanamaz.” cevabını verdi. Ancak adam, sorusunu ısrarla üç defa tekrarladı. Bunun üzerine Peygamberimiz, “Hiç şüphe yok ki Allah, sadece kendi rızasını kazanma niyetiyle yapılan samimi amelleri kabul eder.” buyurdu.
Bu ifadelerle başladı bu Cuma hutbeye İmam Efendi...
Cihad, sadece harp etmek midir acaba?
Savaşmak, kurşun sıkmak, ateşlere atılmak mıdır?
Bu dünya yanlışlarına dik durmak, buğzetmek de cihad’dır.
Cihadı, amma Allah için Cihad’ı emreden bir dinin mensubuyuz.
Bu gün Afrin’de mücadele eden Türk ordusunun gayesi, birilerinin ne toprağını gasp etmek ne de ganimet elde etmektir.
Bu hakikat her zaman cihada çıkan Türk-İslam düsturunun taviz verilmez kimliğini oluşturdu.
Bu hafta Cuma hutbesinin konusu Afrin operasyonu ile birlikte daha da anlamlıydı.
İçeriğinde mesajlar içerisinde bulunduğumuz topluma bir ayna, bir yol gösterici oldu.
Her zaman aynı derinliğe sahip bir muhteviyata sahiptir hutbe konuları lakin bu kez farklıydı dinleyen kalpler için.
- Haksız bir saldırı, yok etme, sömürme ya da zulmetme mücadelesi değildir cihâd. Aksine Müslüman’ın, vatanında şerefi, kimliği ve özgürlüğüyle var olma; imanını, bayrağını, istiklâlini ve haysiyetini muhafaza etme azmidir. Cihâd, zulme ve zalime karşı, bir milletin hukukunu savunma gayretidir. Hakkı tutup kaldırma, yeryüzünde barış, huzur, adalet ve iyiliği yayma gayesidir.
Manaya biraz daha yakından bakmak gerek miyor mu?
Verilen mesaj...
Anlatılmak istenen...
- Cihâd, eline silahı alıp körü körüne masum canlara kıymak değildir. Son yıllarda insaf ve vicdanını yitirmiş cinayet şebekelerinin yaptığı ve Müslümanlara mal edilmeye çalışılan intihar saldırılarının, vahşet ve şiddetin İslâm’ın cihâd anlayışı ile yakından uzaktan alakası yoktur. Çünkü İslam’da cihad öldürmenin değil, yaşatmanın; yok etmenin değil, diriltme çabasının adıdır. Cihâd, ancak insanı yaratılış amacından saptıran her türlü kötülüğü ortadan kaldırmak için yapılır. Kime karşı ve hangi gerekçeyle yapılırsa yapılsın, masum insanlara yönelik saldırılar, İslâm’ın cihâda yüklediği yüce ruh ve ideallerle asla bağdaşmaz. Bunlar, insanlığa karşı hunharca işlenmiş büyük cinayet girişimleridir.
Elinde silah savaşamıyorsa Müslüman Hak için, gönüller kazanmalı...
Bunu yaparken düstur ve ölçü belli “Allah rızası...”
Eli kanlı katiller sürüsü hiçbir zaman Cihad düsturunun, anlayışının yolcusu olmadı, olamazda.
Mesaj olsun tüm dünyaya, Müslüman Türk hiçbir zaman Cihad düsturundan taviz vermedi.
Eğer biraz olsun taviz verebilseydi bu gün dünya on kere bizim olurdu..