Şüphesiz ki o günü yaşayanlar,
Bizatihi içerisinde olanlar,
Ölüm denilen yeniden dirilişin dayanılmaz duygu dünyasına yakın olmak,
Kendi ülkende mahkum edilmeye çalışmak,
İnsanların parçalanmış bedenleri arasında istikbal aramak,
Yaralandığını dermanın kesilip, yere düştüğünde anlamak,
Günler sonra gözün açtığında gazi olduğunu,
En yakınının şahadete yürüdüğünü öğrenmek…
Bu mahşeri olayların içerisinde obulunmayan anlamaz ne demek istediğimi.
Maalesef o duyuları yaşamak kısmet olmadı.
Şahadete koşar adım gitme imkanı bulamadım.
Fakat o duyguları yaşayanların dünyasına dokunmaya çalışıyorum yaklaşık 3 yıldır.
Yaşamasam da hissetmeye, hissetmediğim yerde ise anlamaya gayret ediyorum.
O yüzden şunu biliyorum ki 15 Temmuz’un yıl dönümleri bir ‘kutlama’, ‘karnaval’, ‘şölen’ ya da ‘eğlence’ değil, anlama ve hissetme günleridir.
Siz insanları inatla eğlencenin, kutlama ve şölenin ortasına atarsanız,
Şehidin Hak nazarında kabul gören makamını bu dünyada düşürmüş,
Gazinin şanlı rütbesini hiçe saymış,
O gün yaşananları,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın milleti ile ortaya koyduğu iradeyi hiçe saymış olursunuz.
Maalesef 15 Temmuz’un 2. Yıl dönümü dolayısıyla yapılan etkinlikleri ‘kutlama’ olarak görüyor, gösteriliyoruz.
Eğer 15 Temmuz, Yerköy’lü Gazi Muhammet’in ruhunu hissettirmiyor,
Saraykentli Yeşilay kardeşlerin maneviyatına dokundurtmuyor,
Akdağmadenli Yasin Yılmaz’ın babasının duygu dünyasına köprü kurmuyor ise…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın telefon ekranından yaptığı çağrının büyüklüğünü hissettirmiyor,
Her şeyi sıradanlaştırıyor ise…
Ve en önemlisi 15 Temmuz bir Çanakkale ruhu lezzeti katmıyorsa duygu dünyamıza, vay halimize.
Ki, bakıyorum da etrafıma en yakınıma, Cumhuriyet Meydanından ilçelere bir kutlama edasında yaşanıyor her şey.
Evet, bir zaferdir 15 Temmuz, ancak evvela anlama, idrak etme dilimidir.
O dilimi zamanla telaffuz edemezsiniz, çünkü bir millet bir gecede kaderini tayin edecek iradeyi ortaya koyarak o zaman dilimini kavram dışı yapmış, zaman ötesi bir duruş sergilemiştir.
O yüzden diyorum ki 15 Temmuz’u doğru anlayalım, anlamıyorsak da susalım olmaz mı?