Toprağı vatan yapan değil mi şehit kanı.
Toprağa can katan değil mi uğruna bu dünyadan vaz geçen.
Bitmeyecek, son olmayacak, dünya döndükçe ihanet denilen o alçak güruh kesinlikle karanlık oyunlarından vaz geçmeyecek.
Bizler de bu topraklar için can vermekten vaz geçmeyeceğiz.
İnancımız bize o toprak için öl diyor. Yaşatmak için ölenlerin milleti…
Devletimizin terörle mücadelede ortaya koyduğu irade son yıllarda fevkalade etkili bir şekilde devam ediyor.
Çakal ininde bulunup imha ediliyor.
Sınırlar ötesinde teröre dur diyen bir devletimiz var şükürler olsun.
Bu süreçte Gara Bölgesinden gelen acı haber yüreğimize ateş oldu dağladı.
Tarifi olmayan bir acı, intikamı alınacak, ona ne şüphe.
Devletimiz var olsun!
Lakin, terörle mücadelede o alçaklar sürüsünü destekleyen içimizdeki hainleri, taşeronları cezalandırmanın vakti ne zaman gelecek diyor yüreğimdeki isyanın sesi.
15 Temmuz ihanetini planlayan güruhtan tutun da, teröre yıllarca gözlerimizin içine baka baka destek olan; siyasetçi, sanatçı, iş adamı vesaire…
Bu millet o hesabın geleceği günü bekliyor.
Şehitlerimizin mekanları cennet olsun!
Başımız sağolsun.
BEN YOZGAT’TAN GÖÇER İSEM
Konar göçer gelmişiz dünyaya.
Zira dünya kocaman bir han, bizler de o hanın fani yolcuları.
Zamanı gelen vuslata erecek.
Zamanı gelen o handaki süresini dolduracak.
Bir de öyle bir zaman dilimi var ki, vuslat vaktinden önce göçüp gidiyoruz.
Onun adına bu dünya göçü diyor birileri. Alın yazısına göç mü yazıldı Yozgatlı’nın?
Bakıyorum yaşadığım toprakların mazisine sahipsizliğin altındaki en büyük neden göç kıymetli hemşerilerim.
TÜİK yaşadığımız şehrin, ilçelerin, beldelerin, köylerin nüfuslarını açıkladı.
Nüfusumuz beklediğimiz orantıda azalmış. Bazı ilçelerimizin merkezlerinde bir artış var.
Ancak genel olarak değerlendirdiğimizde göçmeye devam eden bir Yozgat var.
Bu şehirden göçüp giden sadece bedenler mi acaba?
Peki ya ruhlar, düşünceler, fikirler ve tüm bunların temelinde oluşacak projeler.
Onlar da göçüp gidiyor.
Daha önce de konuştuk, yıllarca ekmeğin umutsuzluğu ile ardımıza dahi bakamadan çekip gittik bu topraklardan.
Şimdilerde biraz daha külse bağlanmış göçlerin sebebi.
Şehirde yaşama hevesi bizleri asgari bir dünyaya mahkum ediyor.
Göç zamanla marifetmiş gibi gelmeye başladı rahatı arayan iç dünyamıza.
Şehirde daha rahat bir yaşam, televizyon dizilerinin vaat ettiği gösteriş ve rengi aradık.
Kim bilir hangi harman yerinin gölgesinde bıraktık gökkuşağının yedi rengini, çocukluğumuzu, son gülüşleri, paylaşımı.
Tüm gerçeklerden habersiz kimi ekmek kimi de emeksiz ekmek için gidiyor ata topraklarından.
Şu sıra TÜİK’in açıkladığı nüfus rakamlarını tartışırken neden gittiğimizi de hatırlayalım istiyorum.
Göçürdüğümüz Yozgat’ın altında umutlarımızı bırakıp gittiğimizden haberdar olmak adına biraz yüksek sesle konuşalım istedim gidişin sebeplerini.