NEDEN’lerin olmadığı bir toplumda dinlenmek ya da dinleniyor pozisyonunda olmak çok önem arz eder mi?

Etmez, ta ki dert, sorun, sıkıntı, çözümsüzlük gelip sizi buluncaya kadar.

O ana kadar çok önemsemediğiniz, önemsetmediğiniz benliğiniz bir anda gelir sizden davacı olur.

Varlığınızın ağırlığı altına ezilirsiniz lakin iş işten geçer.

Eskiden yöneticiler halkı tebdili kıyafet dinlermiş.

Ya şimdi, bağıra çağıra gidiyor yöneticiler.

Devlette tebdili kıyafete yasak mı getirildi, inanın bilemiyorum.

Ancak bir sorun olmalı ki, tebdili kıyafet düzeni yerini haberli ziyaret ve ziyafetlere aldı.

Önce ecdadımız bu işi nasıl yaparmış ona bakalım, sonra durduk yere bu konu nereden çıktı onu konuşalım olmaz mı?

Efendim, ecdat tebdili kıyafet olayına önem verir, ehemmiyetle yerine getirirmiş.

Osmanlı padişahlarının bir çoğu tebdili kıyafet değiştirerek halkın içine girermiş.

IV. Murad, III. Selim ve II. Mahmud kıyafet değiştiren halkın arasında dolaşan bilindik padişahlarımızdan.

İkinci Mahmud'da bazı Ramazan akşamları tebdili kıyafet Dolmabahçe Sarayı'ndan ayrılır, İstanbul tarafına geçer çarşıda Kalpakçılarbaşı'ndaki bir tuhafiyeci dükkânında veya Beyazid'da Mürekkebciler Kapısı'ndaki tütüncü dükkanında oturarak, gizlice halkı seyrederdi. Bazen de gündüzleri camileri dolaşıp, hafız ve vaazları dinlerdi. İkinci Mahmud genellikle kâtip kıyafetiyle dolaşırdı.

Şimdi gelelim günümüze, tebdili kıyafet uygulaması yok!

Ya uygulama tesiri noktasında çok fazla yöneten tarafından etki uyandırmıyor ki, çok fazla kayda değer bulunmuyor, ya da hakikaten uygulamaya dair bir yasak var!

Halkı dinlemek, sorunlarına yalın, sade, en saf haliyle ulaşmanın yoluydu bir zamanlar tebdili kıyafet.

Dün Sorgun Belediye Başkanı Ahmet Şimşek de makamında dinlemiş halkı.

Fotoğraf karelerinden gördüğüm kadarıyla insanlar çekinmiş, sıkılmış, görüntülenmenin verdiği ağırlığı hissetmiş.

Başkan makamında sorunu dile getirebilmenin heyecan ve karmaşası yaşanırken bir de karşınızda bu durumu ifşa edecek deklanşör patlayınca olmuyor abi.

Bir zamanlar sıkça yapılıyordu bu uygulama.

Şimşek, unutmamış olacak ki, inatla yürütüyor bu uygulamayı, halka iniyor bir nevi.

Aslında tebrik etmeli…

Halkı hiç görmeyenlere ne demeli.

Halkı makama çağırıp “Ey vatandaş söyle derdini” edasıyla dinlemek var, bir de halkın toplumsal yaşantısının içinde yer almak.

Hangisi daha etkili olun sorun, talep ve beklentilere talep etme noktasında.

Yönetenlerin yönettiklerini tanıma ve dinleme noktasında samimi oldukları kanaatim yoktan az önceki zaman dilimine ulaşmış durumda.

Her şeye rağmen dinlemiyor, dinlemiş pozisyonunda bir yöneticilik pozisyonu, duruşu sergiliyoruz.

Aynı durum siyasetçiler açısından da geçerli.

Bir zamanlar halkın elini iki avcunun içine alıp selamlayan siyasi cenah, biraz daha beyefendi, biraz daha memur edasında.

O yüzden de halk, yani biz, ben, bizler ne istiyor umursayan yok.

En başında da söylediğim gibi, siz kendinizi önemli hissetmiyor, hissettirmiyor, sesinizi duyurma noktasında kanalları tıkalı dünyayı kabulleniyorsanız sonuç ve tesiri değişmiyor.

Birileri dinlemiş gibi yapıyor diğer birileri olan bizler de dinlendiğimiz zannedip mutlu oluyoruz.